Zebra Şeyler
Bir süredir pek yazma kafasında değilim. İçimden gelmiyor. Adam akıllı okuma da yapmıyorum açıkçası. İş anlamında da ekstra bir yoğunluk yaşıyorum. Çok keyifli sayılmadan normal hayatı sürdürüyorum öyle normalmiş gibisince. Keyifli sayılsam belki tekrar sayılmamı ister birileri diye de korkuyorum. Bitmek bilmeyen bir sayılma sonucu zaten keyifli sayılabileceğimi de sanmıyorum.
5 gün önce Steemit yıldönümümdü, daha doğrusu öyleymiş steemitboard’un bildirdiğine göre. O esnada bir şeyler yazsam mı diye düşündüm aslında çünkü Steem yıldönümlerinde yayınlanan postlara bakınca ben de bir şeyler karalamaya heves etmiştim bir zamanlar. Fakat o gün gelip çatınca ise pek de hevesli olmadığımı gördüm. Öyleyse dedim ve yazmadım.
Neyse işte vaktinizi almaya değmeyecek satırlar yazıyorum şu anda ve bu yazının devamı da vakit hırsızı olarak devam edecek. Bu sebeple; buraya kadar okuduysanız, bundan sonrasında da pek bir şey bulamayacağınızı belirtmek istemiş olayım. Yok belirtmiş istemek olayım. Daha doğrusu, belirtmiş isteyim olmak. Olmuyor işte.
Şimdiye kadar okuduklarınız, okuyacaklarınızın teminatıdır. Yani ne elle tutulacak, ne üstüne düşünülecek, ne de keyif alınabilecek olacağını sanmıyorum. Belki beklemediğim bir etki gösterir üzerimde, yazmak gelir içimden falan filan, filan falan. Ha sanki diğer yazıların farksız diyecek de olabilirsiniz.
Canınız sağ olsun.
Sizin canınız sağ olurken benim de kafam kaşınıyor.
Kaşınan kafamı sağ elimin işaret parmağıyla kaşıyorum. Kaşımak fiili kazımak eylemine dönüşene kadar kaşıyorum.
Nihayetinde; kazıyorum kafamı.
Artık benim kazıdığım bir kafam var ve önümden geçen minicik siyah beyaz bir şeyler var.
Ne şeyler bunlar?
Zebra şeyler!
Önümden geçen karınca boyunda zebraları yakalıyorum hemen ve kazıdığım kafamın içine atıyorum.
İçime atmak konusunda hünerlerimi red edecek kadar tevazu sahibi olamıyorum.
Ardından üzerlerine toprak atıyorum. Toprağın üzerine sürmek için de dolaptan tereyağını alıyor ve bir bıçak ile kafama gömdüğüm minyatür zebraların toprağının üzerine sürüyorum.
O sırada annem mutfağa giriyor. Kafama tereyağı sürdüğümü görünce, kendini tutamıyor ve çıldırıyor. Anneme çıldırmak da çok yakışıyor. Her şeyi kendine yakıştırmasını biliyor bu kadın ve tabii sonra eyleme geçiyor.
Tereyağı öyle sürülmez böyle sürülür diyerek, eline aldığı bir kalıp tereyağına sabun muamelesi yapıyor ve kafama sürüyor. Ama bu tereyağı köpürmüyor, olmadı böyle diye de söyleniyor ve dolaptan çıkardığı sütü kafamdan aşağı döküveriyor.
Anneme böyle yapmasının zebralara zarar verebileceğini anlatmaya çalışıyorum. Zebralardan haberi olmadığını söylüyor ve zebralar için üzülüyor. Neden bu kadar miniklermiş diye gözlerinden yaş döküyor. Küçükken benim de çok zayıf olduğumu da araya sıkıştırarak, hırkasının cebinden çıkardığı şeftali çekirdeğini kafama gömüyor. Sonrasında hiçbir şey söylemeden çekip gidiyor. Halbuki şimdi zayıf değilim, kendisine bana zayıf diye diye göbekli şişko bir adama çevirdiniz diyemeden gitti işte.
Şuurumu zebralara teslim etmiş bir halde oturduğum yerden kalkıyorum zira bir zebraya teslim edilen şuurun sadaka niyetine çok önemli bir yer edineceğine dair içimde kuvvetli ilmihaller var.
Neyse işte; sonrasında evden çıkıyorum ben de. Buradaki -de dahi anlamına geliyor olsa gerek, hani annem çekip gitmişti ya; demek ki evden çıkmış, bu sebeple bu -de kullanımı anlama da anlam katıyor (buradaki -da yı kendi haline bırakıyorum. Dahi anlamındaki -de, -da yı yanlış yazmaktan ziyade, dahi anlamında olmayan -de -da yı ayrı yazarak yanlış yapmak daha korkutuyor beni, kesin bir yerlerde yapıyorumdur, tüü bana!).
Dışarı adımımı atmamla, göklerin yağması sanki bile isteye senkronize olarak ayarlanmış gibi zaman çizgisinin aynı noktasını beraber işgal ediyorlar. Halbuki zaman görecelidir; göklerin ve benim aynı görelilikte olmamız ise bilinmez bir aklın bana karşı kurulduğunun tezahürüdür.
Tezahürden tezahürata geçerdim ama şuurumu teslim ettiğim varlıklara ayıp olmasın.
Nerede kalmıştım, ha işte özetle ben evden çıkar çıkmaz yağmur da gökten iniveriyor üzerime. Kafam ise yağmurun bu seremonisine; bir şeftali ağacı büyüterek karşılık veriyor. Şeftali ağacı da meyve vermeyi tercih ediyor. Kafamın üzerinde koskocaman bir şeftali ağacı ile gururla yürürken, sokağın ortasında bana doğru koşan yüzlerce çocuk görüyorum.
Çocukların niyetini anlıyorum ve gerektiği şekilde yere çömeliyorum. Onlar da kafama basa basa ağaca çıkıyorlar. Aç bu çocuklar aç! Ağaçtaki bütün şeftalileri yiyorlar ve sonra ağaçtan atlayarak kafamı terk ediyorlar.
Başım şiddetle ağrımaya başlıyor. Doktora gidiyorum. Diyorum kafamda zebralar var. Bir de şu ağaç. Doktor benimle ilgilenmiyor. Çekmecesinden çıkardığı ekmeği eliyle bölerek; kafama bandırıyor.
Ekmeği önce kokluyor ve sonra ağzına atıyor. Ağzında lokma varken konuşmama gibi bir derdi olmadığından, bu nerenin tereyağı diye soruyor. Doktor böyle güzel tereyağı yememiş hayatında. Ben yemiştim oysa.
Cebime para sıkıştırıyor ve bir de kâğıt. Kâğıtta adresi yazıyor. Kendisine aynı tereyağından göndermemi istiyor. Ya kafam diyorum, çok ağrıyor. Normaldir. Olur öyle, uyursan geçer diye cevaplıyor.
Eve geri dönüyorum. Kafamdaki ağacın hemen dibinde uykuya dalıyorum. Uzunca uyuduktan sonra kafamın ağrısı geçmiş olarak uyanıyorum. Dörtnala aynaya bakmaya koşuyorum. Dörtnala koşuyorum çünkü göğsümden aşağısının zebraya dönüştüğünü fark ediyorum. Kafamda ise koskocaman şeftali ağacı yeni meyvelerini vermiş.
Annemin yanına gidiyorum. Annem salonun ortasında duran bir sandığı işaret ediyor. Aç diyor o sandığı. Merak ediyorum, sandığı açıyorum. Sandığın içinde anlamadığım gariplikte bir şey olduğunu görüyorum.
Heyecanla anneme; bu ne diye soruyorum.
Sandıktakinin; babamla evlendikleri sene, babam tarafından yakalanmış bir kara delik olduğunu söylüyor. Bu kara deliği benim için saklamış ve artık bana vermesi gerektiği gün gelmiş meğerse. Çıkarıyorum kara deliği ve avuçlarımda tutuyorum. Biraz hırçın ve de yabani görünüyor. Annem; onu ancak benim evcilleştirebileceğimi söylüyor.
Annem öyle söylüyorsa, vardır bir bildiği elbette.
Hemen cebimden bir tebessüm çıkarıyorum. Kara deliğin içerisine atıyorum. Sonra kafamı delikten içeri geçiriyorum.
Gördüklerim ve görmediklerim var.
Görmediklerim ve gördüklerim de var.
Gördüklerim görmediklerimin,
Görmediklerim gördüklerimin teminatıdır.
Story & Image Copyright: OTahirZGN
Normal bir şekilde başlayıp ilerleyen bir yazıyı kaşınan bir kafa nerelere getiriyor bunu da öğrenmiş olduk da yeterince ayrımı ona takıldım şu an da da...
Şaka yapıyorsun sanmıştım oysa, ama inat işte sonuna kadar gitmeliyim diye vakit harcadım ve çık keyif aldım, daha önce de söylemiştim ya amak-ı hayal tadında.
Nice zebralı senelere bu arada, adresi özelden atarım tereyağı için, doktora varda bize yokmu?
😃
Eyvallah sevgili avina, inat edip okuduğun ve yorumunla destek çıktığın için de ayrıca teşekkür ederim. Hocam sen iste yeter ki sana hemen öz hakiki %100 zebra tereyağı gönderiryorum :)
Eyvallah hocam ama siyahını ayırırsan sevinirim dokunuyor çünkü :)
Başınıza gelmeyen kalmamış hocam.:))
Sizin yazıları okuduktan sonra acayip düşüncelere kaptırıyorum kendimi.
Çocuklar şeftali almak için ağaca çıkarken ayaklarının kayıp düştüğünü. O yüzden ağacı taşlayarak şeftalileri düşürmeye çalıştıklarını.:))
Zebraların yağlı otlardan yeyince midelerini bozduklarını falan.:))
Çok güzel ve keyifliydi yine hocam. Elinize sağlık.
Bu arada Steemit yıldönümünüz de kutlu olsun. Hep birlikte nice yıllara inşallah.
:)) Dostum teşekkürler, keyif almış olmana sevindim. Hatta sen bayağı hikayenin içerisinde bulmuşsun kendini ve çok güğzel genşletmişsin :)
Steemit için de ayrıca teşekkür ederim, sizleri tanımak çok güzel.
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here
Hocam öncelikle Steemit yıl dönümünüzü tebrik ederim. Sanırım o garip insanı unutturan yoğunluk bu ara herkeste var. Kusura bakmayın zamanında kutlayamadık.
Hocam enerjinizi çok düşük gördüm, ne oldu size böyle anlamadım :(
Ya hocam alemsiniz ya . Bir posta böyle başlayıp nasıl şöyle devam edebildiniz :
:)
Güzel bir yazı olmuş hocam, aklınıza nereden geliyor böyle şeyler anlamıyorum :) Sayenizde bizim de aklımıza uğramış oluyorlar. Sonu da tam başlangıca yakışır şekilde bitmiş :
Elinize sağlık :)
Tesekkürler etasarim. Aklıma mı geliyor yoksa aklımın doldurması gereken boşluğu boş bulup da mı yankılanıyor ben de bilmiyorum :)
I always knew I was going to be rich. I don't think I ever doubted it for a minute.
Steemit yıldönümün kutlu olsun geç de olsa. Niye söylemedin :))
Kutlamayı kaçırmışız. Kusura bakma fark edemedim ben de. Hep beraber nice yıllara. İyi ki gelmişsin Steemit'e. İyi ki aramızdasın. 🎂
Teşekkürler @damla, yıldönümü önemli değil ya ne demek. Ama sizler de iyi ki varsınız da ben de iyi ki gelmişim diyebiliyorum bu sebeple. 💐
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by tahirozgen from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
Anlasam sevecekmişim gibi :)
Sanmam çünkü refleksleşiyor. En azından bir kez okusan rahatsız eder. Bir kere okuma ama tahir özgen yazısı bu sen iki kere oku ya da dur okuma! değiştirme gücü hissetme kendinde. Dediğim gibi tahir özgen yazısı bu.
Çok iftira atıldı bana bu sitede ama böylesini duymadım. Ayrıca annem ağzında yiyecek varken konuşma diyeli 20 sene oluyor. Özür dile
Tebessümü önce yüzüne koyacaksın sonra kafanı kara delikten içeri sokacaksın. Bu sayede tebessüm kara deliğe kontrollü giriş yapacak. Kötüsün
Bu arada birinci yılını kutlsdiaksf
😀 doktor yorumunu okuyunca tebessüm yüzüme kontrollü iniş yaptı.
Tereyağının en hasını kesin sen kafana sürmüşsündür ayrıca dahi olmayan de da ya senin dahi muamelesi yapmayacagından eminim.
Ama kendi reflekslerimden emin olamıyorum. Kendimle kıyaslayınca herkes dahi geliyor, de da lar da ondan nemalanabiliyorlar.
Kara deliğe fütursuzca sokmaya çalıştığım tebessümü sana hediye ediyorum şimdilik. Ben biraz çamaşır suyuna basacağım şu kara deliği.
Hi, @tahirozgen!
You just got a 4.13% upvote from SteemPlus!
To get higher upvotes, earn more SteemPlus Points (SPP). On your Steemit wallet, check your SPP balance and click on "How to earn SPP?" to find out all the ways to earn.
If you're not using SteemPlus yet, please check our last posts in here to see the many ways in which SteemPlus can improve your Steem experience on Steemit and Busy.
Yazınıza normal ve sıkıcı başlayıp eğlenceli bir hale nasıl da dönüştürüvermişsizniz hocam bu bir sanat bence:) ben yapamıyorum bunu nasıl başlarsam öyle gidiyor. Siz yazarken coşan yazarlardansınız.
Anneniz sizi tereyağlı ekmeğe dönüştürürken ben çok eğlendim 😃 doktor da çok lezzetli bulmuş.
Ben buldum hocam kepekleriniz var sizin küçücük beyaz kepekleriniz onlar :))
Karadeliği bile evcilleştirmişsiniz ya pes doğrusu:) benim yapmak isteyip yapamadığım şeyi yapmışsınız:))
Mutlu steemit yıllarınız olsun hocam hepbirlikte inşallah iyiki varsınız :)
Teşekkürler @baycan, dediğiniz gibi hep beraber inşallah.
Güzel yorumun için de teşekkürler.
:)) tereyağlı ekmek çok yerinde olmuş.
Kara deliği evcilleşterdim artık, ama seyahate çıktığımızda onu götüremeyebiliriz, ona bakacak birileri lazım. Madem heveslisiniz, o aralar size gönderiyim efenim :))