Huzursuzluk / Zülfü Livaneli
Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım. Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, haris, ihtiras gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu'nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Zülfü Livaneli'nin son çıkardığı eser olan Huzursuzluk yazarın diğer eserleri gibi gayet akıcı ve insanın bir çırpıda okuyabileceği bir roman. Livaneli bu romanında ülkemizin yakın gündeminde yer alan mülteciler sorununu el almış. Bu mülteciler arasında birçok farklı etnik unsur bulunuyor, Livaneli bunların arasından Ezidileri derinden incelemiş. Ezidilerin geçmişten günümüze yaşadıkları acıları, kültürlerini, inanışlarını Mardin'i mekan alarak gözler önüne sermiş. Eserin sayfa sayısının az olması dışında gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim.