Türkçe'den yabancı dillere geçen kelimeleri merak ettim 😁
Steemde son paylaşılan gönderilere bakarken , İngilizcenin Dünya'ya yoğun bir şekilde yaygınlaştığını düşündüm. Aynı zamanda Çince'de Dünya'da hızla yaygınlaşmaya başladığını hissettim ve araştırmalarımda da çok yoğun bir geçiş olduğunu gördüm.
Bunun üzerinde Türkçe Dünya'da ne durumda diye bir araştırma yapmak istedim. Milli duygularımı harekete geçiren araştırmamı sizler için derledim. 🤗
Yaptığım bazı araştırmalara göre yabancı dillerde ortalama 12.000’ in üzerinde Türkçe kelime kullanılmaktadır. Bu kelimelerin en çoğunu özellikler Ermeniler ve Sırplar almıştır.
Dilimiz , Genel olarak Mezapotamya , Asya ve Afrika üzerinde daha çok yayılmış olsa da bazı Avrupa ülkelerine de önemli kelimelerin kökeni yine bize aittir.
Macarcaya: pite (pide), pasztormany (pastırma), joghurt (yoğurt)…
Bulgarcaya: bardak, basma, duman, atmaca, kazma, çekiç…
İtalyancaya: firmano (ferman), beglierbei (beylerbeyi), giannizzero (yeniçeri)…
Fransızcaya: beghlerbeghi (beylerbeyi), janicheres (yeniçeri), bassa, (paşa), bairam (bayram), odalisque (odalık)…
Arapça ve Diğer Ortadoğu dillerine: abla, açık, binbaşı, kuzu, ekmek, evet, ayva, orman, tatlı…
Hangi ülkede kaç adet kelimemiz var peki ?
Yunancaya, yaklaşık 3000 Türkçe kökenli kelime, Macarcaya yaklaşık 2000 Türkçe alıntı var. Türkiye Türkçesinde Rusça Alıntı 38 iken Rusçadaki Türkçe alıntı yaklaşık 2500’dür. Tüm bunlar Türkçenin komşu milletleri ve kültürleri büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor. Görüldüğü gibi bir sözcüğümüzün birkaç dile geçtiğini göz önüne aldığımızda dünya dillerindeki Türkçe kökenli kelime sayısının 35-40 bin civarilarına ulaştığını görürüz.
Bizden kopyalanan bazı tuhaf kelimeler ve anlamları :)
Macarcada “açsik” (üzeri açık deniz taşıtı, sandal),
Rumencede ”acic” ve “ustuacic” (açık, üstü örtülü olmayan),
“bacanak” kelimesinin Yunancada “bacanakis” Sırpçada “bazanak”, Arnavutçada “baxhanak” biçimlerinde kullanılır.
Bizden kopyalanan diğer kelimelerden bazıları ;
aga, agha: ağa, yüksek rütbeli Türk askerî yöneticisi
baklawa, baklava: baklava
bashlyk: başlık
bey: bey
bergamot: bey armudu, bergamot
beylik, beylic: beylik
bosh: boş, saçma (konuşmak)
bulgur: bulgur
buran: buran, fırtına
cafe: kahvehane, kafe
caique: kayık
calpac, calpack, kalpak: kalpak
caracal: karakulak, bir tür Afrika vaşağı
caviar, caviare: havyar
cham: han
chiaus: çavuş
chibouk: (tütün içmek için) çubuk
chouse, chowse: hile yapmak (çavuş'tan)
coffee: kahve
dey: dayı, eskiden Kuzey Afrika'da yönetici
dolman: dolama, bir tür giysi
dolmush: dolmuş
doner: döner
effendi: efendi
firman: ferman
giaour: gavur
janizary, janisary: yeniçeri
kabob, kabab, kebab, kebob, cabob: kebap
kantar: kantar (ağırlık birimi)
karakul, caracul: karakul, bir cins koyun
kavass: kavas, elçiliklerde koruma görevlisi
khan: han, kağan
kilim, kelim: kilim
kiosk: üstü kapalı etrafı açık sergi yeri (köşk'ten)
kumiss, koumiss: kımız
kurbash: kırbaçlamak
kurgan: kurgan, mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe
odalisk: odalık
oka, oke: okka
ottoman: koltuklu sedir, divan (Osmanlı'dan)
pastrami: pastırma
pacha, pasha, bashaw: paşa
pilau, pilaf, pilaff, pilaw: pilav
raki, rakee: rakı
rumelia: rumeli
samiel: sam yeli
sanjak: sancak
sarma: sarma
seraglio: harem (saray'dan)
serai: saray
shagreen: bir çeşit deri (sağrı'dan)
shaman: şaman
shashlik, shaslik: kebap
sherbet: şerbet
spahi, spahee: sipahi
taffeta: tafta
tavla: tavla
tekke: tekke
tsatsiki, tzatziki: cacık
tughra: tuğra
tulip: lale (tülbent'ten)
turban: türban (tülbent'ten)
turk: değişime istekli, genç dinamik kişi (Türk'ten)
turquoise: turkuaz
ulan, uhlan: Prusya ordusunda asker (oğlan'dan)
vilayet: vilayet
yarmulke, yarmelke: Yahudilerde giyilen bir çeşit başlık (yağmurluk'tan)
yashmac, yashmak: yaşmak, bir tür kadın giysisi
yataghan, yatagan, ataghan: yatağan, bir tür kılıç
yoghourt, yoghurt, yogurt: yoğurt
yoruk, yuruk: yörük, Anadolu'daki Türk göçebeler
yurt, yurta: bir tür taşınabilir çadır (yurt'tan)
zaptiah: zaptiye
zill: zil (yuvarlak, metal nesneden yapılan müzik aleti)
Karambol gülüş ; dhsjdhsishskbskshs , a** kısaltılmışı da bizden geçen yeni kelimeler olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak ; Biz Türküz ve dilimiz Türkçedir. Türkçe dünyanın en eski en köklü ve en zengin dillerinden biridir. Kelime türetme bakımından dünyadaki en zengin dildir. Ayrıca yazıldığı gibi okunduğundan gıpta edilen bir dildir. Türkçenin geçmişi yedinci dokuzuncu yüzyıllarda Orhon Türkçesine uzanmaktadır. Bugün dünyanın birçok ülkesinde birçok kişi tarafından konuşulan Türkçeye ulu önder Atatürk’ün katkıları oldukça fazladır. Atatürk bir dil bilimci değildir. Ancak dile sadece devlet adamı veya siyasetçi gözüyle de bakmamıştır. Ona göre “dil milleti bir arada tutan en önemli unsurlardan biridir. Türk diline en büyük hizmeti harf inkılabı ve Türk Dil Kurumunu kurmasıdır. Harf İnkılabı ile alfabemizde Latin harflerini kullanmış, Baş Öğretmen olarak halka yeni alfabeyi öğretmiştir. Atatürk’ün bu inkılabı Türkçeyi bir dünya dili Türkiye’yi de bir dünya devleti yapmak adına önemli bir adımdır. Günümüze gelindiğinde Türkçe adına önemli organizasyonlardan biri olan “Türkçe Olimpiyatları” ile dilimizin tanıtımı ve gelişmesine katkı sağlanmaktadır. Fakat bunlar kadar bilim teknoloji ve sanatta da daha çok Türk bilim adamı ve sanatçılarına önemli görevler düşmektedir.
Kaynaklar;
http://www.ingilizcekocum.com/blog/turkceden-ingilizceye-gecen-kelimeler
Türk Dil Kurumu Resmi Web Sitesi,
Wikipedi Sözlük,
Atatürk’ün Dil Yazıları,
Türkçe Verintiler Sözlüğü (Prof.Dr. H. Akalın)
Uluslar arası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi Dil Bilimi, Dil Bilgisi ve Dil Eğitimi Bildirileri