Semerkant / Amin Maalouf
Merhaba Arkadaşlar,
Bugün sizlere Amin Maalouf'un kaleme almış olduğu 'Semerkant' adlı romandan bahsetmek istiyorum.
Roman dört bölümden oluşuyor. İlk iki bölümünde Ömer Hayyam'ın hayatı, Cihan'la yaşadığı aşk, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk ile bir araya gelmeleri anlatılıyor. Kitabın diğer iki bölümünde ise Benjamin Omar Lasage'ın Ömer Hayyam'ın El yazması Rubaiyat kitabını bulmak için verdiği mücadeleler anlatılıyor. Son iki bölümde İran devriminden de sıkça bahsediliyor. Lesage kitabı ararken Şah'ın torunu Prenses Şirin'le karşılaşıyor ve kitapta ikisi arasında geçen aşka da yer veriliyor.
Kitapta daha önce de belirttiğim üç tane önemli karakter var. Bunlar Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk. Burada bir bakıma Birey, Devlet ve Din'i temsil eden insanların yollarının kesişmesinden bahsediliyor diyebiliriz. Ömer Hayyam kendi halinde yaşamını sürdüren bir birey. Nizamülmülk bir devlet adamı. Hasan Sabbah'ta ismaililerin başı. Din adına her türlü tehlikeli işleri yapan, adam öldüren çok tehlikeli bir karakter.
Ömer Hayyam felsefe, matematik ve gök bilimi konularında zekasıyla ün yapmış bir bilim adamı. Zevke ve sefaya çok düşkün, suya sabuna dokunmak istemeyen, biricik aşkı Cihan'la birlikte güzel vakit geçirip yıldızları inceleyerek şarabını yudumlayıp hayatın tadını çıkarmak isteyen şahsiyet. Ne kadar uzak durmaya çalışsa da kendisini daima devlet meselelerinin içerisinde buluyor. Yaratıcıyla arasında kendince bir bağ kuruyor ve şiirlerine bunu yansıtıyor. Bu da toplum tarafından tepkiyle karşılanıyor ve kafir olmakla, dinsiz olmakla suçlanıyor.
İlk iki bölüm daha akıcıydı. Sıkılmadan okudum. Diğer iki bölüm için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Şirin'in olmadığı, İran devriminden bahsedilen yerler oldukça sıkıcı geldi.
Benjamin Lesagen'in El yazması Rubaiyat'ı bulabilmek için büyük mücadele içerisine girmesi, Şirin sayesinde bulması ama sonra tekrar kaybetmesiyle hüzünlü bir şekilde sonlanıyor roman.
Biraz da romanın enteresan bulduğum bölümlerinden bahsetmek istiyorum. Mesela Benjamin Omar Lesage'in askerlerden kaçarken onu kolundan tutup içeri çekerek kurtaran kadının günler sonra her iki kızını da yanına alıp, adama göğüslerini açıp öptürmesi ve "Böylece oğlum oldun. Seni doğurup emzirmiş gibiyim." diyerek kızlarını bu şekilde kaç gündür gece gündüz yanlarında kalan yabancı bir erkekten koruması çok enteresandı.
Bir diğer enteresan ve bence saçma inanış da, gebe bir kadının yolda hoşuna giden yabancı birini gördüğü zaman yiyeceğini elinden alıp kaçma cesaretini gösterebilmesiydi. Böylece doğacak çocuğun o kişi gibi yakışıklı, uzun boylu veya çekici olacağına inanılırmış. (O çocuğun babasının yerinde olmak istemezdim doğrusu. :) )
Kitapta eleştirebileceğim ve beni üzen nokta ise kitabın genelinde yazarın hem müslümanlığı, hem de Türkleri aşağılayıcı bir üslup kullanması. Bu hiç hoşuma gitmedi.
Amin Maalouf'un yazdığı, Ali Berktay'ın çevirisini yaptığı, Yapı Kredi Yayınlarından çıkan bu kitap 318 sayfa.
Başka bir kitap incelemesinde tekrar buluşmak dileğiyle.
Hoşçakalın.
Ellerine sağlık @maonx.
Gebe bir kadının yolda gördüğü birinin elinden yiyeceğini alarak çocuğunun ona benzeyeceği inanışı, gebeyken çocuğun fiziksel ve cinsiyet özelliklerine dair uydurulmuş batıl inanışlardan biri olsa gerek. Ben asıl yolda gördüğü kişinin elinde yemek yoksa ne yapıyorlarmışı merak ettim :)))
Bu tarz inanışlar sanırım fala inanma falsız da kalma gibi şansını denemelik inanışlar. Biliyorsun tatlı ya da ekşi yiyerek de cinsiyet belirlemesi yapan çok var :)
Hatta şöyle de bir inanış varmış ; "Kadın gebeyken deveye bakarsa çocuk uzun boylu, ayıya bakarsa ayı gibi kıllı olur." :)))
Elinde bir şey yoksa belki eline yiyecek alıncaya kadar adamı takip ediyordur. Psikopat sonuçta :) Benim asıl takıldığım nokta kadının kocasının düşeceği içler acısı durum. Düşünsenize birisi arkanızdan bağırıyor: " Kemal Usta!! Bugün senin hanımı yakışıklı bir adamın elindekini çalarken gördüm. Hah hah hah." :)))
Gerçekten ne kadar çok ve saçma batıl inanç var. Allah akıl fikir versin bu gibi insanlara.
Değerli yorumunuz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim hocam.
uzun yıllar kütüphânemde okunmayı bekleyen ama nedendir bilmiyorum bir türlü içimden okuma isteğinin gelmediği bir kitaptı bu.
spoiler yedim mi ondan da emin değilim şimdi:)
ellerinize sağlık, kitaptaki batıl inanışlar ilgimi çekti biraz:)
belki de hepsinin mantıklı bi açıklaması vardır:))
Ben mümkün olduğunca kaba taslak anlatmaya çalışıyorum. Spoiler yediğinizi düşünmüyorum :)
İlginiz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim @sudefteri.
Congratulations @maonx! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :
You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP