Şairler ve Şiirleri Serisi #6 - [Şair Eşref - Hicivlerden Seçmeler]
Merhaba arkadaşlar, bugün şairler ve şiirlerini incelediğimiz yazı serisinin yeni yazısıyla karşınızdayım. Bu yazımı @edebiyat'ın düzenlemiş olduğu yarışma kapsamında hazırladım. Bu nedenle bugün ki yazımda daha farklı bir üslup ve tarz kullanarak yarışmaya renk katmak amacındayım. Bugün şairimizi tanıtırken daha önce de uygulamış olduğum hikayeleştirme tekniğini uygulayacağım. Hikayeyi oluştururken bilgilerin doğruluğuna ve uygunluğuna elimden geldiğince dikkat edeceğim. Okunabilirliği artırmak adına kullanacağım kurgu bölümlerinin tarihle ters düşmemesi için fazladan çaba göstereceğim. Şairin yazmış olduğu hicivlerden ise bir kaç tanesini anlam yönünden incelemeye çalışacağım. Hepinize keyifli okumalar diliyorum. Daha fazla şair ve şiir incelemesi için bloğumu ziyaret edebilirsiniz.
Şair Eşref Kimdir?
Tarihler 1897 senesinin Nisan ayını gösterirken Osmanlı Padişahlarından I. Mahmud'un emriyle Gelenbe'de inşa edilen Hacı Ali Camii yakınlarında bulunan Usulizade Hafız Mustafa Efendi'nin, nam-ı diğer Deli Hafız'ın üç odalı taş evinin bahçesinde hummalı bir koşuşturma göze çarpıyordu. Manisa'nın Kırkağaç ilçesine bağlı olan Gelenbe nadiren böyle telaşlı anlar yaşardı. Çoğunlukla sessiz ve sakin geçen günlere alışkın olan Gelenbe halkı bu koşuşturmanın sebebinin ya bir doğum, ya bir hastalık ya da bir ölüm olacağını bilirdi. Mahalleli Arife Hanım'ın hamile olduğunu bildiğinden bunun bir doğum telaşı olduğunu sezebiliyor ve içlerinden aileye hayırlı bir evlat temenni ediyorlardı. Torununun doğmasını heyecanla bekleyen Gelenbevi İsmail Efendi yanında oğlu Hafız Mustafa ile birlikte ikindi namazını kılmak üzere caminin yolunu tuttu. Tam bu esnada beldenin ebelerinden Hafize Hatun ise Arife Hanım'ın sancılarının iyice artması sebebiyle doğumu başlattı. İkindi ezanı bittikten sonra köy eski sessiz haline dönecekken Mehmet Eşref buna izin vermedi. İleride milyonlarca kişinin hicivleri ile tanıyacağı Şair Eşref ağlamak ile gülmek arasında çıkardığı seslerle dünyaya teşrif etmişti. Ebe Hafize ilk kez karşılaştığı bu durum karşısında ne diyeceğini bilemiyordu. Ağarken gülen, gülerken ağlayan bu bebek aslında bir mesaj veriyordu. "Bundan sonraki hayatımda beni böyle göreceksiniz, hicivlerimde gördüğünüz sözler ayrı altındaki manaları ayrı olacak" diyordu.
Mehmet Eşref daha küçük bir çocukken yaramazlığı ile dikkatleri üzerine çekiyor ancak aklı ve zekasıyla da herkesi kendine hayran bırakıyordu. İlkokula doğduğu belde olan Gelenbe'de başladı Eşref. Öğretmenlerinin ortak kanısı da zeki ama haylaz olduğu yönündeydi. Eşref'in alim ve aynı zamanda da matematikçi olan dedesi İsmail Efendi torununun eğitimi ile yakından ilgileniyordu. İlkokuldan sonra iyi bir eğitim alması için Mehmet Eşref, Manisa Hatuniye Medresesi'ne gönderildi. Burada Arapça, Farsça, matematik, tarih gibi bir çok ders aldı. Okul hayatının sıkıcılığından dem vuran Mehmet Eşref, "Biz hüdayı nabitiz (kendi kendimizi yetiştiririz), bizde muallim hakkı yok" diyerek buradaki öğrenimini kısa tutmuştur. Daha sonraları hicivlerinde pek bir konu edineceği devlet ve padişah kavramlarına karşı çıkışlarının temelleri burada atılmıştır. Rütbe almak için sınavlara giren ve sınavlarda üstün başarı gösteren Mehmet Eşref maalesef Yıldız Sarayı'ndan rütbe alamamış ve deyim yerindeyse Şair Eşref olunca bunun intikamını almıştır.
1870 senesi takvimlerde yerini alırken, eğitim hayatını kendi başına sürdüren Eşref, kalemi kuvvetli olduğundan olsa gerek Manisa Tahrirat Kalemi'nde (Yazı İşleri Müdürlüğü) memur olarak işe başladı. Mehmet Eşref yapı itibariyle her gördüğü yanlışı dile getiren, haksızlığa asla gelemeyen bir yapıya sahipti. Bunun içindir ki eğitim hayatının tersine oldukça uzun süren memuriyet hayatı boyunca birçok şehir değiştirdi. Önce Manisa Tahrirat Kalemi'nden Turgutlu'ya oradan Akhisar'a oradan da Alaşehir'e Mal Müdürü olarak gönderildi. Daha sonra ise Kula'dan Karaağaç'a Tirebolu'dan Gördes'e kadar birçok ilçede Kaymakam olarak çalıştı. Her gittiği ilçede üstleriyle olan diyaloğu Eşref'in farklı bir yere gönderilmesinde bir numaralı sebep oldu.
Mehmet Eşref Gördes'te göreve başladığında burada yeni bir sayfa açmayı düşündü. Artık burada kalıcı olacak ve bir daha tayin görmeyecekti. Bu radikal kararını alarak başladığı kaymakamlığının ikinci ayında şahit olduğu yolsuzluk ve rüşvet olayı Eşref'in laf etmeyeceği türden bir şey değildi. Eşref her ne kadar haksızlığı sevmez ise haksızlık her an Eşref'in burnunun dibinde biterdi. Eşref hem bunlarla mücadele etti hem de yeni yeni ünlenmeye başlayan hicivlerinde bu konulara değinmeyi ihmal etmedi. Aynı zamanda devlet kadrolarında bulunan rütbelilerin liyakatinin olmayışını ve değersizliğini de konu edinen hicivleri bu dönemde duyulan Eşref Abdülhamit dönemi istibdat rejiminden payına düşeni aldı. Bir akşam vakti ansızın evinin aranmaya geldiğini gördü Eşref. Abdülhamit aleyhine Fesat Komitesi oluşturduğu yönünde istihbarat alındığını söyleyen görevliler Eşref'in evini aradı, yazmış olduğu hicivleri delil olarak topladı ve memurlar Eşref ve yanında iki arkadaşını da alarak İstanbul'un yolunu tuttu. Görevlilerin yanlarında götürdükleri bir şiir kitabı niteliğindeki hicivlerin delil sayılması sonucu Eşref ve arkadaşları suçlu bulundu ve bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapis hayatı yaşadığı dönemde en çok içkinin yokluğunu özleyen Şair Eşref burada da bulduğu her kağıt parçasının üzerine hicivlerini yazmaya devam etti.
Cezası bittikten sonra Şair Eşref, içkiye en güzel eşlik eden denizin Ege Denizi olduğunu İzmir'e gönderildiğinde gördü. Burada gözetim altında tutulduğu dönemde gizli gizli hicivleri yazmaya devam etti. Bazen olurdu ki içkiyi fazla kaçırır masa başında sızardı. Burada gözetim altında olması Şair Eşref'i kısıtlamaya yetmedi. Sahilde balıkçılıkla uğraşan bir dostu vardı. Düzenli aralıklarla buluşur birlikte balık yer muhabbet eder saki içerlerdi. Balıkçı da kendisi gibi Abdülhamit karşıtı idi. Şair Eşref en son buluşmalarında Mısır'a kaçma planından bahsetmiş ve kendisini Mısır'a giden bir gemiye götürmesi için yardım istemişti. Bir sonraki hafta Perşembe günü Mısır'a giden bir gemi olduğunu söyleyen balıkçı, " sen perşembe öğleden sonra yanıma gel, ben seni o gemiye bindiririm" dedi. Ertesi hafta perşembe günü peşinde kimsenin olmadığına emin olarak balıkçıya giden Eşref, akşamına Mısır'a giden gemideydi. Altı gün sonra ise artık Mısır'a gelmişti ve özgürdü. II. Meşrutiyet'e kadar Fransa, Kıbrıs, İsviçre ve Mısır'da yaşayan Mehmet Eşref buralarda da boş durmadı, Abdülhamit rejimini eleştirmek için mizah dergisi çıkardı ve yazılar yayımladı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra bir gemi ile Mısır'dan İzmir'e geldi. Bir süre sonra ise kara yoluyla İstanbul'a ulaştı. Burada da mizahtan vazgeçmeyen Eşref, haftalık mizah dergileri çıkardı, hicivlerini yazmaya devam etti.
Eşref'in hicivleri başka kimselerinkine benzemezdi. Memuriyet hayatı başladıktan sonra 30 yaşlarında yazmaya başlamış olduğu şiirler alay ve aşağılamayı çok iyi işlerdi. Divan şiirinin şekli özelliklerini taşımakla birlikte divan şariri olmayan Eşref, aruz ölçüsüne çok dikkat etmemiştir. Asıl amacı vermek istediği mesaj ve söylemek istediği şeylerdir. Bu nedenle aruzla kendisini kısıtlamamıştır. Her ne kadar genel konuları hedef alsa da zaman zaman direkt olarak kişileri hedef aldığı hicivleri de mevcuttur. Çoğunlukla mizahi bir dil kullanarak, zekice alaya alarak yazdığı hicivlerinde zaman zaman hakaretler ve hatta küfürler kullandığı da olmuştur.
Sene 1909'da eşref artık doğduğu toprağa, baba ocağına dönmeye karar verdi ve Manisa Kırkağaç'a yerleşti. Hiç vazgeçmediği alışkanlığı içkiyi burada da bırakmadı. Ömrünün belki de son demlerini yaşadığı bu yıllarda da alkol kullanımına devam etti. Bir kaç yıl sonra canını alacak olan verem hastalığının tetikleyicisi de belki de hiç terk etmediği bu alışkanlığıydı. Şair Eşref 1912'ye kadar hayatını sade bir şekilde burada sürdürdü. 22 Mayıs 1912 tarihinde ise Manisa Kırkağaç'ta Bahçivan Pazarı'nda güneş yavaş yavaş yükseliyordu. Gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu. Baharın gelişiyle her yer yemyeşil olmuştu. Sokaklar sanki bir masaldan fırlamışçasına güzel ve huzurluydu. Ancak Şair Eşref'in evinde ölü bulunduğu duyulduğunda güneş ardına saklanacak bir bulut buldu. Özü sözü bir olan, haksızlık karşısında hiç susmayan bu usta şair belki binlerce kez güldürdüğü ve düşündürdüğü halkını bu sefer ağlatıyordu. Mehmet Eşref'in naaşı musalla taşına konulduğunda ağlayan sadece Kırkağaç halkı değildi. Gökyüzünden bulutlar gözyaşını dökmeye başlamıştı. Şair Eşref artık yoktu ama yazdıkları vardı ve hep olacaktı...
Hicivlerin Anlam Yönünden Tahlili
Ağzıma ne gelirse söylerim,
Ne solum Eşref, ne sağım var benim.
Ölsem ayrılmam vatandan bir karış,
Kırkağaç’ta çünkü bağım var benim.
Şair Eşref burada kendisini anlatan bir şiir yazmış ve bizlere kendisi hakkında bilgi vermiştir. Bu şiiri seçmemdeki amaç kendisini kendi ağzından tanımaya çalışmaktır. Eşref'in ağzına gelen herşeyi söylemesinin aslında "doğru bildiğini saklamadan, sakınmadan söylemek" olduğunu belirtmek isterim. Eşref her daim doğru bildiğini söylemiş ve bunu imalı bir şekide "sağı solum belli olmaz" diyerek ifade etmiştir. Çünkü her doğruyu her yerde söyleyen için halk arasında bu tarz yakıştırmalar kullanılmaktadır. Eşref bir yönüyle bu şiirinde bu noktaya da dikkat çekmektedir. Zaten memurluk hayatı ve sonrasında yaşadığı sürgünler ve aldığı cezalar da Eşref'in kendini tanımladığı şekilde olduğunun ispatıdır. Aynı zamanda şiir 1909 yılında Manisa'ya döndüğü dönemde yazıldığı için son iki dizedeki sözleri de memleketine olan bağlarını anlatmaktadır.
Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler!
Hayadan eser yoktur nafile bütün sözler,
Beyhude inat etme hemen salla başını,
Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını.
Yukarıda bulunan hicivi ise şairin kullandığı alaycı dili ve imaları ortaya koymak, nasıl sakınmadan sözler söylediğini göstermek ve konu aldığı sorunlara ışık tutmak için seçtim. Şair burada soğan örneğini alaycı bir şekilde vermiş ve memuriyeti döneminde yapılan yolsuzlukları soygun olarak nitelendirerek buna karşı durmayan/duramayan kimseleri öküzler olarak ağar bir şekilde nitelemiştir. Ayrıca bu kimselerin ahlak anlayışını da eleştirerek söyelenen sözün etki etmeyeceğini, yüzsüzlüklerini açıkça yüzlerine vurmaktadır. Dönemin sorumlu ve memurlarını ise yaptıkları salla başı al mağaşı mantığı yüzünden çok ağar bir şekilde eleştirmiştir. Memurların herşeye tamam deyip, yanlışara karşı ses çıkarmadan üç kuruşluk mağaş için yaptıklarını alaycı bir dille eleştirmiş ve "aldıkları maaşı zıkkımlanmak" tabirini kullanmak suretiyle yerden yere vurmuştur.
Kullanılan Kaynaklar 1 2 3 4 5
Posted from my blog with SteemPress : http://www.househusband.tk/2018/09/242
Harika bir hiciv şair tanıtımı olmuş. Emeğinize sağlık hocam.
Çok teşekkür ederim hocam.
Congratulations @househusband! You received a personal award!
You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
Do not miss the last post from @steemitboard:
Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!
steemauto otomatik upvote oylama sistemine katılın yazılarına otamatik olarak upvote alın. https://steemit.com/tr/@kont82/steemauto-otomatik-upvote-oylama-sistemine-katilin
Teşekkür ederim hocam. Başarılar.
Rica ederim hocam, teşekkür ederim.
Kardeşim gerçekten çok güzel olmuş eline sağlık :)
Teşekkür ederim bro:)
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by househusband [Turkish] from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
Teşekkür ederim
Congratulations @househusband! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :
Award for the number of upvotes
Click on the badge to view your Board of Honor.
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP
Congratulations @househusband! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :
Award for the number of upvotes
Click on the badge to view your Board of Honor.
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP
Do not miss the last post from @steemitboard:
Congratulations @househusband! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :
Click here to view your Board of Honor
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP