Sizi Gidi Solipsistler ! / Solipsism
İdealist felsefenin bir uzantısı olan "Solipsizm" (Tekbencilik) kavramı, insanın varlığından başka hiçbir şeyi bilemeyeceği anlamına gelmektedir. Daha açık belirtmek gerekirse, kendi zihnimiz ve bedenimiz haricinde hiçbir şeyin -nesne, obje, inek, böcek, çiçek ve diğer insanlar da dahil- var olamayacağını ifade eden bir felsefe disiplinidir.
Bu anlayışa göre bizim zihnimizde yer almayan hiçbir şey var olamaz demektir. Buradaki var olma kavramı, kendi benliğimizin varlığı anlamına gelir. Dışsal nesneler veya dış dünya değildir söz konusu olan. Şöyle düşünelim; masanın üzerinde kırmızı bir elma var. Baktığımda kırmızı bir elma görüyorum evet ama aslında zihnimin tasarımı olan bu varlık gerçekte bir varlığa sahip değildir. Zihnimdeki ideler belli niteliklerle –renk, koku, tat, ağırlık, uzunluk- bir araya gelerek kırmızı bir elmanın varlığını oluştururlar.
Bu bağlamda Solipsizm bizim deneyimlediğimiz dış dünyaya ait her şeyi kapsar. Peki, bu noktada madem elmayı ben zihnimde yaratıyorum, nesnel bir gerçekliği yok diyorum, öyleyse bütün evren de benim zihnimin bir ürünü olabilir mi?
Bu konuda bize yardımcı olacağını düşündüğüm, saygıdeğer George Berkeley bir teori ortaya atıverir.
“Var olmak algılanmış olmaktır.”
Berkeley’in kastettiği şey yukarıda bahsettiklerimizden farklı değildir. Ona göre etrafımızda var olan her şey onu algılayan ve düşünen kişinin zihnindeki idelerden (töz) başka bir şey değildir. Algılanan şeylerin zihnimiz dışında bir varlığa sahip olmadığını iddia eder ve bu sebeple var olmanın koşulunun zihnimize bağlı olduğu belirtmiştir.
Berkeley sadece zihnin var olduğunu söylerken aynı zamanda maddenin varlığını da reddeder. Ancak duyularımızla algıladığımız şeylerin var olduğuna inanır. Bunun sebebi bir şeyin var olmasının nedenini onu algılayana bağlamasıdır. Berkeley’in bununla ilgili olarak şunu sorar bizlere: “Kimsenin olmadığı bir ormanda devrilen ağaç ses çıkarır mı?”
Berkeley’e göre o anda onu algılayan kimse olmayacağı için ses çıkaramaz ve dolayısıyla ağaç var olamaz demektir.
Bu nasıl mümkün olabilir sayın Berkeley! Şuan bilgisayarda yazı yazıyorum ve bırakıp su almaya mutfağa gittiğimde bilgisayarım, odam yok mu olacak? Gözümü kulağımı götürüyorum diye mi şizofrenim? Zihnim yine eğleniyor desene!
Berkeley, işte bu noktada bir handikapa uğrar. Nesnelerin varlığını algılara bağlamasına rağmen bu solipsizm batağından çıkamayacağını düşünmüş olmalı ki, konuyu Tanrı’ya bağlar.
Berkeley der ki; ben arkamı döndüğümde nesneler gerçek varlıklarını yitirseler dahi, var olmaya devam ederler; çünkü onları daha yüksek bir ide algılamaya devam etmektedir. Bu en yüksek ide Tanrı’dır.
Her ne kadar solipsizmin döngüsünden çıkmak için Tanrı’ya başvursa da yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. Lakin düşünceleri solipsizm uğrunda harcanacak kadar değersiz değil aksine özgün olması yönünden önemlidir.
Solipsizm ile ilgili olarak sizlerle küçük bir bilgi pıtırcığı daha paylaşmak istiyorum. Solipsizm sendromu diye nitelendirilen bir psikolojik rahatsızlık da mevcuttur sevgili meraklı dostlarım. Bu rahatsızlığa göre birey kendini dış dünyaya karşı yabancılaşmış, yalnız ve ötelenmiş hisseder. Dünyaya karşı ilgisini yitirir ve kendisinden başka kimseye güven ve inanç duymaz. Bu durum özellikle filozoflar ve kozmonotlar arasında görülür.
The concept of Solipsism, an extension of the idealistic philosophy, means that man cannot know anything but his being. To put it more explicitly, it is a discipline of philosophy that expresses that nothing other than our own mind and body, including object, object, cow, insect, flower, and other people, can exist.
According to this understanding, nothing, but in our mind, can exist. The concept of existence in this sense means the existence of our own self. Neither the external objects nor the external world is the subject. Let us think; There is a red apple on the table. I see a red apple when I look at it, but it is actually the design of my mind that this entity does not actually have an existence. The things in my mind come together with certain qualities - color, smell, taste, weight, length - to form the presence of a red apple.
In this context, Solipsizm covers everything from the outside world we have experienced. Well, at this point I am creating the apple in my mind, I’m telling that apple does not have an objective reality, so can the whole universe be a product of my mind?
The respectable George Berkeley, which I think will help us in this matter, will come up with a theory.
“Being is being perceived.”
What Berkeley means is no different than what we have mentioned above. According to him, everything that exists in our surroundings is nothing but the minds of the mind of the person who perceives and thinks it. He claims that things that are perceived do not have an existence other than our minds, and that for this reason the condition of existence depends on our minds.
Berkeley says that only the mind exists, but at the same time he rejects the existence of the matter. But he believes that there are things we perceive with our senses. Because the reason of something’s existence is thanks to our sense. Berkeley asks us about this: "Will a tree fall over in a forest where no one is makes sound?"
According to Berkeley, it would not be able to make a sound because there would be no one to perceive it, so the tree would not exist.
How could this be possible, Berkeley? I am writing on the computer and when I go to the kitchen to get water, my computer and my room will not exist? Am I schizophrenia because I’m taking my eyes and ear with me? So, my mind is having fun again!
Berkeley, has a handicap at this point. He must have thought that despite the context of its existence, it cannot escape from this solipsism mess, which binds to God.
Berkeley says, when I turn back, even if the objects lose their real existence, they continue to exist; because they continue to perceive them as a higher one. The God.
We can say that even if he applied to God to get out of his solipsism cycle, he was inadequate. However, it is important that the thoughts are not so worthless as to be spent for solipsism but rather unique.
I want to share with you a little bit of information about solipsism. There is also a psychological disturbance that is called solipsism syndrome, dear curious friends. According to this syndrome, the person feels alienated, alone and displaced against the outside world. He loses interest in the world and does not trust or believe anyone but himself. This is especially true among philosophers and cosmonauts.
This post has received a 0.35 % upvote from @drotto thanks to: @feryuse.
Yani bazı şeyleri kafamızda kuruyoruz falan diye sosyolojiye bağlasak okey ama direkt olarak materyal nesnelerin var olmadığını söylemek günümüz biliminde bana komik geldi. Belki de ben cahilimdir bilemiyorum.
Günümüze göre değil elbette, her fikir kendi dönemini yansıtan kimlik taşıyor. Tarihte böyle değil midir, koşullara göre yorumlanması gerekir.
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by Sobota from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
Zaman içinde bu adamlar böyle böyle düşüncelerimizi, psikolojimizi çözümleyerek ilerlemişler. Bize düşen her birinden pay çıkarıp kendi gerçeğimize ve doğrumuza varmak.
Tanrısal güce sığınıp bocalaması kötü olmuş. Ormandaki ağacın devrilmesini de tanrı algılamıştır. Tanrıya bağlaması bir bakıma bütün felsefesini çürütmesi anlamına geldi benim için.
Algılarınız ışık saçıyor hocam.
Dediğiniz gibi işin içinden çıkamayıp, Tanrı'nın mahiyetini bir yere kondurması gerektiğini anlayınca her şey olmuş tuz-buz. Olsun, fikirler her zaman anlamlı ve mantıklı olsaydı en doğru bilgiye nasıl ulaşırdık?
You got a 55.52% upvote from @stef courtesy of @feryuse!
You have been defended with a 31.65% upvote!
I was summoned by @feryuse.
You got a 22.22% upvote from @joeparys! Thank you for your support of our services. To continue your support, please follow and delegate Steem power to @joeparys for daily steem and steem dollar payouts!
This post has received a 33.33% upvote from @msp-bidbot thanks to: @feryuse. Delegate SP to this public bot and get paid daily: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP Don't delegate so much that you have less than 50SP left on your account.
Congratulations @feryuse! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :
Award for the number of upvotes received
Click on the badge to view your Board of Honor.
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP
To support your work, I also upvoted your post!
Do not miss the last post from @steemitboard!
Participate in the SteemitBoard World Cup Contest!
Collect World Cup badges and win free SBD
Support the Gold Sponsors of the contest: @good-karma and @lukestokes
Sabahın bu vakti solipsistik düşüncelere daldım. Şimdi çok uzaktan gelen bir ağaç düşme sesi duymuş olsam ses var ama ağaç yok mu diye.
Ya da ses çıkaran ağaç mıdır ? Değilse nedir. Belkide sadece bir ses. Öyleyse sesin varlığını nasıl ispatlariz. Belkide duyduğumuz ses değil duyu yanılgısı.
-belki belki belki, ihtimaller denizinde yüzmeye devam.