Bense bir akşamüstüydüm kendimden de haberim yokmuş. Karnımda üç-beş yaşında bir çocukla dağ başında bir kayanın üzerinde bir akşamüstüydüm; kimse bilmiyordu ben mi doğurdum çocuğu, çocuk mu doğurdu beni...
Bazen de akşam benüstü oluyor birbirimizden haberimiz yok. Akşam, karnında kocaman bir güneşle yerin yedi kat dibinde bir tohumun içinde birkaç benüstü; herkes biliyor üst mü öldürüyor beni, ben mi ölüyorum üsttü...
Üst: Bir çeşit içkidir. İçen öldüğünün farkına varmaz. Fark içtiğinin vardığına ölmez.
Tam da bir akşamın üstünde yeni doğan her çocuk gibi;
benim de korkularım var.
Güneş üstümden mi doğacak, yoksa üstüme mi doğacak tedirginliği yaşarken; toprak kokulu yer altlarında bana içirilen bir kaç damla süt ile altımda bir sıcaklık hissediyorum.
Güneş mi doğdu altımdan yoksa güneş altımda mı kaldı anlayamıyorum.
Şimdilerde akşam güneşi doğurmış, gece bitmiş, çocuklar almış karnelerini uzayıp gidiyorlar sonsuza hep beraber. Bense sonsuzdan kısalıp geliyorum bu şimdiye. Şimdiler, şimdiler, şimdiler; bir gecelerden kalma yılgınlıklara gider.
Posted using Partiko Android
Çocuklarını almış karneler uzaya gittikleri vakit artık güneş'in akşamına şahit olamayacakalardır.
Seninle beraber bir sonsuzluğa attıkları her adımda zaman kısalmış olacak ve durdukları nokta şimdiden ötesini barındırmayacaktır.
Şimdi şimdi şimdi diye yankılanan bir uzayın içinde yıllara gına gelmesi ise anlaşılabilir olacaktır.