Jojo Rabbit ve 1917

in #tr5 years ago

Oscar adayı filmleri yazıyor olabilirim ama tahmin edeceğiniz üzere izlemediğim halt yok esasında. Festival filmlerini de izliyorum, Disney yapımlarını da. Bir film eğer iyiyse, festivallerin kapısından geçemeyen bir süper kahraman filmi olmasında sıkıntı yok (Joker!). Ya da Oscar adayı olamayabilir ve festival filmi olarak çok az kişiye ulaşır ama güzeldir (Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi).
En genel olarak kara komedi severim, öte yandan iyi bir komediye, drama, gerilime, aksiyona da hayır demem. Fakat izlemeyi tercih etmediğim, kendimi zorlayarak başına oturduğum bir tür de yok değil: Savaş filmleri.
Pure savaş filmleri içimi kıyıyor. Zombiler hapur hupur insanları yesin bana mısın demem (bir ara kahvaltıda Walking Dead izliyordum), şu savaş filmlerindeki ölümler içime dokunuyor. Gerçek savaşları anlatan filmler, üzgünüm, benim için fazla gerçekler!
Yani “Jojo Rabbit”in değil (onun öyle bir savaş anlatmadığı konusundan belliydi) ama “1917”nin başına oturmakta aşırı zorlandım. Az kalsın yıllanmış Oscar geleneğimden vazgeçip aday filmlerden birini izlemeyecektim; o derece.
Ama sırf Steemit için izledim; böyle de fedakarım:)) Önce Jojo ve II. Dünya Savaşı, sonra I. Dünya Savaşı ve 1917 - buyursunlar:

Jojo Rabbit

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazı iktidarındaki Almanya’da en iyi arkadaşı hayali Hitler olan bir çocuğun ırkçılıkla yüzleşme hikâyesi.
İnanılmaz eğlenceli, bir o kadar acıklı, sıcacık, sevimli bir film.
Oscar’a aday olmasa muhtemelen izlemezdim.
İzlemezdim de bir şey mi kaybederdim? Muhtemelen hayır.
Ama diyelim soğuk bir Pazar günü, canınız dışarı çıkmak istemiyor ve ayaklarınızı uzatıp şöyle sizi çok yormayacak türden güzel bir şey izlemek istiyorsunuz… İşte bu film, o film.
En İyi Film olması ihtimali çok çok zayıf.
Bence de olmasın.
Yine de sırf törenden eli boş dönmesin diye adaylıklardan biri olsun dediğim filmlerden.

1917

Sam Mendes’in “Revolutionary Road”u zamanında pek iyi eleştiriler almasa da benim en sevdiğim filmlerden biridir. Orta sınıf Amerikalı bir çifti anlatır ve bana sorarsanız orta sınıf bir hayattaki o “hayatta daha fazlası olmalı” debelenmesi ancak bu kadar iç acıtıcı gerçeklikte anlatılabilir. (Beğenmeyenler romanıyla kıyaslayıp beğenmediler – yani ay ben romanını okudum snobluğu var sanki orada biraz.)

Şimdi, orta sınıf bir çifti bu kadar gerçek anlatan birinin savaş filmini izler miyim? O gerçekliğe katlanabilir miyim? Hele de video oyunu gibi olduğu, izleyicinin kendini savaş meydanında gibi hissettiği yorumlarını okuduktan sonra?
Bir gayret izledim.
Ve inanılmaz bir şey oldu – video oyunu gibi olması bende acayip işledi.
Yani hem çok gerçekti hem de neticede oyundu. İzlerken insan bir mesafede kalıp "Sütü al, bebeğe tıkla…" diye düşünebiliyor.
İzlemesem benim kaybım olurmuş.
Çok güzel film.
Oscar alacak kadar güzel mi?
Golden Globe alacak kadar güzel olduğuna göre Oscar'da şansı yüksek.
Alsın mı?
Alırsa bozulmam.

Böylece bitirdik. Ama aklıma bir de Oscar Toto yapmak geldi. Yarın - öbür gün de onu hazırlayayım. Görüyorsunuz, hala Steemit tr'den umudum var.

Sort:  

Alsın mı?
Alırsa bozulmam.

Bunun bir ölçü olarak kabul edilmesi gerekir. SI birim sisteminde yeri olmalı :)

İzleyeceğim ilk filmi buradaki yazılarından seçeceğim. Yer yer benzer kaygıları paylaşmamız sonuçtan memnun olacağımın habercisi :)

Sen tr'den ümidini kesmedin diye ben de bir tr içeriği hazırladım. Hayırlı olsun :D

Hayırlı olsun. Hemen bakıyorum.

Coin Marketplace

STEEM 0.19
TRX 0.18
JST 0.032
BTC 88295.05
ETH 3086.02
USDT 1.00
SBD 2.76