ÖDÜLLÜ KISA DİZİ: FLEABAG
1 sezonu 6 bölümden oluşan Fleabag dizisi, oldukça sağlam bir altyapıya ve başarılı bir oyunculuğa sahip. Dizinin başrolü ve senaristi Phoebe Waller-Bridge’in sergilediği tek kişilik uyarlamadan ortaya çıkan hikaye izleyenler tarafından oldukça beğenildi.
Londra’da yaşayan ve hayatta kalmaya çalışan, arkadaşının yasını tutan; parasız ve yalnız bir kadının çevresinde gelişen hikaye tamamen onu odağına alıyor. Karakterin en yakın arkadaşının intihar ettiği bilgisiyle başladığımız dizide intiharın arkasındaki sebebi bilmiyoruz. Perde yavaş yavaş aralandıkça ve kısa kesitler gördükçe parçaları birleştirmeye çalışıyoruz. Bu durum sezonun sonuna kadar devam ederken o büyük aydınlanma anına ulaşmayı başarıyoruz.
Dizi hakkında kendi çıkarımlarıma ve eleştirilerime gelmeden önce söylemeliyim; karşımızda kamerayı gören ve onunla konuşan bir başrol var. Bu durum diziye başladığınız anda sizi yakalaya da bilir, bölündüğünüzü düşünüp diziden uzaklaşmanıza da sebep olabilir. Sürekli bir hareket içerisinde kesintiye uğramak ve başrolün açıklamalarını dinlemek bazen yorucu olsa da, başrolün bakış açısına tamamen hakim olabilme durumu – ya da hakim olduğunu sanma durumu- oldukça ilgi çekici.
Fleabag’in baş karakteri oldukça alaycı, acısını geri plana atan, kimseye bağlanmayan fakat hayatında bağlandığı nadir kişilerden birinin de en yakın arkadaşı olduğunu bildiğimiz biri. Pislik olarak tanımlanabilecek tavırları bulunsa da yaptıklarından ve karakterinden memnun olmadığını yakaladığımız sahneleri var. Bazı yönleri aşırı ama bu davranışların arkasında da bir şeyler olduğu belli. Komedi-Dram tarzındaki bu dizi bir taraftan bakınca gizemli de sanki ☺
Neyse, sonuç olarak ben bu diziye kesinlikle başlamalısınız derim. The Office izlemiş ve sevmiş olanlar bu kameraya bakma durumuna daha çabuk alışacaklardır ki bu durumun dizinin sevilmesindeki yeri de çok büyük. Şimdiden iyi seyirler diliyorum ❤️