Kaynak: Pixabay

İlk önce zorluklardan bahsetmek istiyorum. Öncelikle, taciz ve tecavüz konusuna değinmek istiyorum. Bu tür iğrenç şeyler, her iki cinsiyetin başına da geliyor tabiki. Tecavüz etme potansiyeli olan yaratıklar, kadınların en küçük hareketinden tahrik olan, hiçbir şekilde kadın cinsine değer vermeyen varlıklardır. Ama durun, daha da iğrenci var, tecavüzcüsüyle zorla evlendirilen kadınlar ve küçük kızlar. Bu iğrenç zihniyete göre, kadınlar tecavüze davet çıkarıyormuş. Halbuki, hiçbir insan tecavüze uğramak istemez. Hiç kimsenin kimseye davet çıkardığı yok. Tecavüzcü zihniyet, bu rezillikleri meşrulaştırmak için, "rızası vardı", "tahrik etti" gibi bahaneler buluyor. Bir insan nasıl giyinirse giyinsin, asla tecavüze uğramayı hak etmez. Tecavüzü meşrulaştıran zihniyet acilen imha edilmeli... Ülkemizde bu tür rezil olaylar göründüğünden çok daha fazla. Bu tür şeyleri yaşayıp ta yıllarca söyleyemeyen kadınlar çok fazla. O yüzden, ara sıra olan şeyler olarak düşünmeyin. Bizim bilmediğimiz karanlıklar var. Aileler kızlarına "şöyle giyin" demek yerine, oğullarına tecavüz etmemeyi söylemeliler.

İkincisi, ciddi bir toplumsal eşitsizlik görüyorum. Kanun önünde evet eşitiz fakat toplumun kalıpları çok farklı. Bir erkek yapınca normal karşılanan şeyler, bir kadın yapınca tepki alıyor. Cinsellikte erkek ile kadın eşit olmalıdır. İki cinsin de ihtiyaçları olabilir, birini överken diğerine etiket yapıştırmak iki yüzlülüktür. Her iki cins te çapkın olabilir, herkesin karakteri farklıdır. Kadın da, erkek te, evlenmemeyi seçebilir. Biri "özgür" diğeri "evde kalmış" değildir. Evlenmek tercih meselesidir. Her iki cins te kısa süreli veya uzun süreli ilişkilerden hoşlanabilir. Bir kadını ilişki tarzından dolayı etiketleyip dışlamak kötü bir şeydir. Bazı kadınlarımız bu konuda kapalı bir ülke olduğumuz için yabancı erkekleri seçiyor.

Üçüncü olarak, sosyal hayata dayalı kalıplardan bahsetmek istiyorum. Şuan pek olmasa da, ülkemizde bazı kişiler, "kadınlar okumasın, çalışmasın, tiyatroda oynamasın, şunu giymesin, bunu giymesin, dışarı çıkmasın." gibi sözler sarf ediyor. Okul okumanın, bir işte çalışmanın, sanat yapmanın cinsiyeti olmaz. Herkes okusun, herkes sanatla uğraşsın, insanlar istediğini giysin, erkek te, kadın da birlikte yemek yapsın, birlikte temizlik yapsın. Bu gibi şeyleri cinsiyet ile sınırlandırılmak doğru değildir. Bir insanı "kadın" diye eve kapatmaya çalışmak, kadın düşmanlarının işidir. Herkesin sosyal hayatta yer almasını savunuyorum.

Ayrıca, anneler gününde anneleri yüceltip, sürekli anneler ve kadınlar üzerinden küfür etmek te ayrı bir ikiyüzlülük.

Dördüncüsü, güzel olma zorunluluğu. Medya tarafından güzel olmak zorundaymışız gibi bir algı dayatılıyor. Türkiye'de de "ideal" vücudu olmadığı için aşağılanan kadınlar var. Sorarım size, neye göre ideal, kime göre ideal?

Birçok zorluk var fakat en önemlilerinden bahsettim, fazla moralim bozulsun istemiyorum. Çünkü etrafta sürekli şiddet olayları duyuyorum. Eşi tarafından şiddete uğrayan komşularımız da bir hayli fazla...

Kaynak: Pixabay

Avantaj olarak şunu söyleyebilirim ki, eğitim geliştikçe, haklarımız konusundaki farkındalık artıyor. Artık her meslek ve alanda kadınlar görev alabiliyor. Hatta, kadınlara çoğu zaman daha hafif iş yükü veriliyor.

Benim yaşadığım şeylere gelirsek, birçok şey yaşadım. Taciz etmeye çalışan, takip eden, rahatsız eden insanlarla karşılaştım. Gece dışarı çıktığımda, amacımın farklı olduğunu sanan sığ insanlar gördüm. Sürekli babaannem tarafından "evlenmelisin" sözüne maruz kalmaktan sıkıldım. Evlenip evlenmemek benim elimde. İstersem sadece sevgilim olur, istersem kariyerimin peşinden koşarım, istersem de evlenirim. Herkesin kendi hayatı, kendi seçimleri...

Son olarak şunları söylemek istiyorum, kadın olduğum için bir sürü kalıba sokulduğum ülkemde, sorunların eğitim ile çözülebileceğine inanıyorum. Unutmayın, aslında kadın erkek yoktur, birey vardır.