Müzik, Çizim ve Mücadele
Devianart platformunu bilenler bilir. Dünya çapında çeşitli grafik sanatlarının paylaşım alanı bulduğu ve bu konu üzerinde yarışmaların çokça düzenlendiği bir yerdir. Tabi bu durumu değerlendirip bende yarışmalara girip şansımı denedim.
Yukarıda gördüğünüz çizim Sony markası tarafından çıkarılan bir hoparlörün ön yüzüne giydirilmek için kullanılmaya hak kazanacak çizim yarışması için hazırladığım tasarımımdı. Bu çizimi o dönemde yeni satın aldığım (ah ahh bir zamanlar ne güzel gereksiz harcamalar yapardım) Wacom markasına ait Bamboo modeli olan grafik tabletimi kullanarak oluşturmuştum. Tamamen sanal ortamda oluşturduğum bu çizimin tamamlanması grafik tableti çözmekle kaybettiğim zamanla birlikte bayağı sürmüştü. Öncesinde nasıl bir konsept hazırlayabilirim diye bayağı düşündüm. Sonrasındaysa “Evraka” buldum nidalarıyla sokaklarda koşmadım. Ne de olsa İstanbul’dayız hiç riske girmeye gerek yok değil mi ama? O zamanlar sağlam bir rock müzik fanı olduğum için müzik benim için sadece rock müzik sınırları içinde vardı ve ergen kafasıyla diğer müzik türlerinin ne kadar kötü olduğu üzerine sağlam bir önyargım vardı. Böyle olunca ne olacak! Tabii ki çizimimin ana fikrini rock müzik üzerine şekillendirmeye karar verdim.
Üniversite okuduğum dönem ki nereden baksanız 10 sene öncesinden bahsediyorum. (Eyvah yaşlı olduğum ortaya çıktı. :P) O dönem internet, özellikle Türkiye'de, istenildiği düzeyde pek bir çeşitlilik ve araştırma imkânı sunmasa bile elimden geldiğince o zamanın araştırma motorlarını kullanarak konser resimleri toplamıştım. Tabii bunun içinde kendi gittiğim konserlerden çektiğim fotoğraflarda bulunmaktaydı. Sonra hatırladığım kadarıyla resimlerde gördüğüm en ilginç ve saçma hareketleri yapanları (bildiğin uçmuş, hapçı, kızlara yazan ne kadar tip varsa :P hepsini ayırdım kenara) seçip kabataslak bir kâğıda çizim olarak aktardım. Bu ilk grafik tablet çalışmam olduğu için biraz bocaladım ve birazda sıktı beni. Ve resim çizmenin verdiği o hazzı alamadığımı hissettim. Boyalara ve kalemlere dokunmak, onların kokusunu hissetmek, dokulu kâğıdın parmak uçlarında hissettirdiği o his çizimde çok önemli benim için. (Sonradan okuyunca ne kadar erotik bir tanımlama yapmışım öyle. Bu ne oğlum aşk mı yaşadın resim kâğıdıyla) Çizim yapmakla uğraşanlar çizim anında tüm dünyadan, dünyevi engellerin hepsinden kurtularak kendini kâğıdın üzerine aktarırlar. Ama bilgisayar ortamı ne kadar özgün çalışmalar yaratılmasını sağlasa da veya özgürlüğün ve aklın sınırlarını zorlasa da bende o dünyayla arandaki tüm bağları, engelleri ve sorunları ortadan kaldırdığım o kaçış rotasını sağlayamadığı için kalıcı bir devamlılık sağlamamı engelledi. Yarışma için yarattığım bu çizimde ilk olmasının verdiği bir sürü hata olduğunu biliyorum. Belki devam etsem şu an daha profesyonel işlerde çıkarabilirdim. Aslında belki ileride burada birkaç çalışma yapabilirim. Ne diyelim yaşasın kalem ve kağıt...
Şu an için benden ve eşimden ilgi bekleyen çok sevdiğin küçük bir şer..z (ehem öhöm yani biricik yavrum demek istemiştim) var. Onun gülüşmeleri ve ağlaşmaları arasında bazen çok yorucu, bazen de çok eğlendiren anlar yaşadığımız bir döngü içerisinde geçiyor zamanımız. Tabii ki her güzellik terazinin diğer kefesinde zorluklarıyla birlikte geliyor. O yüzden bence garipsenecek bir durum yok. Aksine yaşandığında tarifsiz bir duygu olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Küçük oğlumuzun büyüme süreci içinde en dikkat çeken sanırım Dayımın vurucu açıklamasıyla; “5 yaşından önce her şeyi unut yeğenim.” şeklindeki açıklamasıyla içeriden çıkmamıza daha 3 sene var ( :D ) olduğunu öğrenmemizdi. Dayımın bu konulardaki nokta atışı çökertmeleri efsanedir.(Askere gitmeden önce Dayımın yaptığı göndermenin ayrıntıları açıklamaya uygun olmasa da bir hafta etkisinden çıkamadığımı söylemem gerek) Üzgünüm Dayı yaptığına yorum diyemeyeceğim bildiğim gömüyorsun. Hani bir umudun vardır. Olabileceğini düşünürsün ya. Hah işte o anda biri gelir ve balyoz gibi inen bir laf eder. İşte onun gibi bir şey. Etkisi şiddetli bir depremle eşdeğer… Şaka bir yana dayı seviliyorsun. Nolur nolmaz okumaz ya ama birde okursa diye Aslansın Dayım aslan. (Dayımda 1.90 boy var. Söylemesi ayıp ben biraz tıfılım da. Hayır birde erkek dayıya çeker derler nerede benim eksik 20 cm boyum.)
Peki, rock müzikle nasıl tanıştım? Rock müziğe biraz sert bir giriş yaptım diyebilirim. Normalde birileri için müziğin hayatın içine katılması böyle olan var mıdır açıkçası bilmiyorum. Ben önce metal müzik ile giriş yaptığım müzik dinleyiciliğine çok sonrasında öncelikle daha soft rock müzik türleri, caz, blues ve klasik müziği ekledim diyebilirim. Metal öncesi Türkçe müzikler dinlemeye çalıştım ve gerçekten beğendiğim kimse olmadığını gördüm. Lise yıllarım müziksiz geçti. Evet, o nasıl mümkün olabilir ve bir insan nasıl müziksiz yıllar geçirebilir der dediğinizi duyar gibiyim. Ama gerçekten kendimi zorladığımı ve bana gerçekten uyan müzik türü olmadığına karar vererek yoluma devam ettiğimi hatırlıyorum. O zamanlar rahatlamak için çizim ve resim olmasa belki yokluğuyla daha farklı arayışlara girebilirdim bilemedim şimdi. Aslında sınıftan Cihan adlı bir arkadaşım Metallica dinlememi tavsiye etmişti. Hatta sonrasında Eskişehir’de üniversite maceram sırasında en iyi arkadaşlarımdan Melik #Metallica dinlememi önermiş;
- “Oğlum deli misin manyak bir grup bu. Kesiiin dinlemen lazım koç.” şeklinde şevk verici bir konuşma yaptığını çok iyi hatırlıyorum.
Ve tabi bu efsane metal grubu ikinci kez reddedilmişti. (Sen kim köpek Metallica reddetmek demeyin yaptık bir iki hata) Bende nasıl zorlamışsam kabul et dinle sanki vuracaklar. O zaman özgün müzikte bir iki kişi dışında dinlediğim kimse yoktu. Ve üniversitenin İngilizce hazırlık bölümünde okuduğumdan İngilizce şarkılar dinleyerek kulak yatkınlığımı arttırmaya çalışıyordum. Aslında sanırım kendi içimde müzikal devrim yaratmak için çok uygun bir zaman aralığıydı benim için. Sonuçta kendimi metalci gençlerden oluşan bir arkadaş grubunun içinde buldum. Sonrası geldi zaten. Anadolu Üniversitesindeki konserler, bahar festivalleri ve Eskişehir Odunpazarı’nda bulunan bir iki tane rock barda yapılan Pogo dansı ve türlü geyik ergen zaman geçirme denemeleri arasında ne olduğunu anlamadan seneler geçti bile. Yaşla birlikte müzik zevkim metal yerine daha hafif rock müzik türlerine, latin ve klasik müzik gibi farklı arka fonlarla renklendi.
(Latin müzik ne alaka diyenler için Latin danslarına merak saldığım zamanda söz konusu müzik türüne karşı içimde bir bağlılık oluştu. Çok yaşa salsa ve bachata diyor ve bu maceramı farklı bir yazıyla karşınıza getireceğimi söylüyorum.)
Genelde yumuşaktan sert müzik tarzlarına geçiş daha çok olur ama bende tam tersi oldu sanırım. Resim ve müziği bir araya getiren çalışmalar ve çizimler yapmak her zaman planlarım arasında. Ama şu an için çizim ve yazın ürünü çalışmalar üzerinden devam etmeye çalışacağım. Arada yapmak istediğim çizgi roman projem için (belki çizgiyle destekli bir #roman olarak da tasarlayabilirim) karakter tanıtımı yapan ve esinlendiğim kişiler hakkında yazılarım olacak. Fikir paylaşımına daima açığım. Şu an için hazır bir konu taslağım mevcut. Burada yazıma bir son vermek istiyorum.
Sıradaki yazımda görüşmek üzere…
@originalworks !Merhaba
Severek okudum. Rock müzik sevdiğim için heyecanla başladım hatta. :) Gülümseyerek de bitirdim okumayı. Çok hoş ve samimi bir paylaşım olmuş. Teşekkür ederim.
Görsel linklerini kontrol edip düzeltirseniz yazınıza destek olsunlar diye projelere önerebiliriz. :)
Linkleri düzelttim. Resmi indirdiğim adresler güncelliğini mi kaybetti anlamadım. Yorumunuz için teşekkür ederim bu arada. Zaman buldukça yazı yazmaya devam edeceğim.
Okumak için sabırsızlıkla bekliyorum. :)
Posted using Partiko Android
Teşekkürler. İncelemeleri güzel hazırlıyorsun. Bu iş iyice profesyonel bir yere gidecek.
Beğendiğine sevindim gerçekten. :) Profesyonellik biraz uzak ama ilerliyorum ağır ağır. Şu an elimden gelen bu. :)
Posted using Partiko Android
Gelişime açık bir süreç ve Steem platformuda bayağı gelecek vadediyor bence.
As a follower of @followforupvotes this post has been randomly selected and upvoted! Enjoy your upvote and have a great day!
This post is supported by @tipU upvote :)
@tipU voting service: instant upvotes | For investors.
You got a 50.00% upvote from @mitsuko courtesy of @carpgoth!
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by carpgoth from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
Congratulations @carpgoth! You received a personal award!
You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
Do not miss the last post from @steemitboard:
Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!
Congratulations @carpgoth! You received a personal award!
You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
Do not miss the last post from @steemitboard:
Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!