Seçimlere giderken-Meral Akşener
Meral Akşener
Meral Akşener’in adını ilk kez Mehmet Ağar’ın istifası sonrası içişleri bakanı olarak atandığında duymuştuk. Doğru Yol Partisi-Refah Partisi Koalisyonu’nun iç işleri bakanıydı; sene 1996. 28 Şubat darbesiyle hükümet devrilene kadar da bu görevi sürdürdü.
28 Şubat 1997'deki tarihi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, Refah-Yol hükümetinin İçişleri Bakanı olarak askerlerin karşısında oturan ve askerlerin emirlerine direnen siyasetçilerden biriydi. Bu toplantı, Türk Siyasi Tarihi'ne politikacılar ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ni karşı karşıya getiren toplantı olarak geçti. Bu bir ilkti.
28 Şubat sürecinde de, askerin sivil siyaseti dizayn etme girişimlerinin karşısında duran isimlerin başındaydı Meral Akşener. Askerle işbirliği yaptığını iddia ettiği dönemin Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel'in yerine Kemal Çelik'i getirmek istedi. Yüksel bu karara direnip görevini bırakmayınca Akşener, bir gece yarısından sonra Kemal Çelik'i Emniyet'e götürdü ve kapıyı kırarak içeri girip kararını uyguladı.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın başına Bülent Orakoğlu'nu atadı ve hakkında, askerin her şeyi kontrol ettiği bir dönemde, Genelkurmay Başkanlığı’ndaki giriş çıkışlar ile yüksek rütbeli subayların hareketlerini izlettiği yönünde haberler çıktı. TSK içinde Akşener’e karşı büyük bir tepki oluştu. Dönemin genelkurmay istihbaratında görevli bir general, akşam yemeğinde buluştuğu İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan'a, “Git, söyle o kadına; İleri geri konuşmasın, gelirsek, İçişleri Bakanlığı önünde onu yağlı kazığa oturturuz’” diyecekti. Bu sözler üzerine Ünüsan, durumu hemen dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'e aktardı. O dönemde, DYP'li bütün bakan ve milletvekillerinin kulağına bu mesaj fısıldandı. Meral Akşener üzerinden tehdit edilen aslında hükümetin kendisiydi. Akşener, bu sözleri duyduğunda hiç de beklendiği gibi sinmez ve alttan almadı ve kendisine mesaj gönderen istihbaratçı subaya şu cevabı yolladı;
“Söyleyin O'na, ben Balkanlıyım. Kazık deyince aklıma Balkanlı olan Kazıklı Voyvoda geldi. Kazıklı Voyvoda'yı da iyi tanırız. Unutulmasın ki, Kazıklı Voyvoda da bir homoseksüeldi.”
28 Şubat yılları ülkenin en karanlık dönemlerinden biriydi ve bir generale bir sivilin böyle bir cevap vermesi, kelleyi koltuğa almakla eşdeğerdi. O dönem Akşener’in içinde yer aldığı Doğru Yol Partisi’nin hemen hiç bir fikrine katılmasam da, Akşener’in bu çıkışını çok cesur ve kişilikli bulduğumu belirtmeliyim. Bu cesaret, takdir edilmeyecek gibi değildi. Askerler karşısında korkup sinen ve şapkasını alıp kaçan politikacı imajını tersine çeviren bir dönüm noktasıydı.
Meral Akşener, uzun yıllar bu generalin kim olduğunu açıklamadı. 2013 yılında, 28 Şubat davasında yargılanan dönemin Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Emekli Korgeneral Çetin Saner, bu sözü söylediğini itiraf etti ve Akşener'den özür diledi.
28 Şubatta hükümetin devrilmesinden sonra, uzun zaman siyaset sahnesinde adı duyulmayan Akşener'in, daha sonra adı MHP ile anılmaya başlandı. Hatta bir dönem MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanlığı görevini yürüttü. MHP’nin İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adayı oldu. 2007 yılında yine bir MHP Milletvekili olarak TBMM Başkanvekilliği görevini üstlendi. Bu görevi sırasında yaptığı çıkışlar ve söylemleriyle adını tekrar duyurmaya başladı.
2015 seçimlerinde MHP Milletvekili olarak meclise girdi ve artık tanınan, saygı duyulan bir siyasetçiydi. MHP’de Bahçeli’den daha çok dikkat çeken, görüşlerine başvurulan biri olmuştu. TBMM Başkanlığı için adı en çok anılan isimlerden biriydi artık. Hırslı ve karizmatik bir kadındı. Bahçeli muhtemeldirki, Akşener’in bu kadar öne çıkmasından hoşlanmadı ve tavır aldı. Meclis Başkanlığı için 'Akşener’i mi aday göstereceksiniz?' sorusuna sinirlenip şöyle cevap verdi;
“Bu şekilde söylenen isimlerden hiç hoşlanmam, ismi geçeni de devre dışı tutarım. Meral Akşener'i eğer çok sık kullanırsanız, O'nu devre dışı tutarım haberiniz olsun. 80 milletvekilimiz var, her şeyde Akşener. Bu, o zaman başka bir şey var burada demektir. Onun için bir Meclis açılsın. Zannediyorum başkanvekilliğini de kaybetti”
Akşener, MHP'nin 2015 seçimlerinde meclisteki sandalye sayısı ile 4. parti durumuna düşmesi sonrası MHP Genel Başkanlığına aday oldu. Bir çağrı heyetinin öncülüğünde tüzük kurultayı talep edildi. MHP yönetimi bu çağrıyı dikkate almadı. Bu kez yine tüzük gereği kurultay toplamak için gereken yeterli 249 imzayıda aşan 548 imza topladılar. Bahçeli’nin bu imzalara cevabı ise “1.100 imza toplasanız bile kıymeti harbiyesi yok” şeklinde oldu. !
Sonraki süreci biliyorsunuz. Mahkemeler, kayyumlar, temyizler, en sonunda yetkisi tartışmalı ilçe mahkemelerinin aldığı kararlarla kurultayın yapılması engellendi. Akşener ve yol arkadaşları, parti disiplinine uymama gibi komik gerekçelerle MHP’den ihraç edildiler. Akşener yapılan bu ihraç için mahkemeye başvurduysa da sonuç alamadı.
Akşener’in toplantıları dahi gayri hukuki kararlarla engellendi. Kimi zaman valilik emri, kimi zaman elektrik kesintileri, kimi zaman manipüle edilmiş grupların saldırıları…
AKP medyası da denilen havuz medyası üzerinden Akşener ve yol arkadaşları için büyük bir karalama kampanyası başlatıldı. Bu saldırının boyutlarını ve çirkinliğini göstermek adına bir kaç örnek verelim:
“17/25 Aralık, MİT TIR'ları ve son olarak 15 Temmuz hain darbe girişimi ile Türkiye'yi ele geçirmeye çalışan FETÖ'nün, son projesi Meral Akşener ile ilgili çok kritik detaylar ortaya çıktı. FETÖ, örgüte bağlı yargı mensupları aracılığı ile Devlet Bahçeli'yi devirip MHP'nin başına getirmeye çalıştığı Akşener'i başarılı olamayınca 2019'a hazırlamaya başladı.” (Haber akşam gazetesinden aktarılıyor)
“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi devirip CHP-HDP ve MHP üçlüsüyle kaos koalisyonu kurmak isteyen Fetullah Gülen, MHP'yi ele geçirmek için Meral Akşener kozunu oynadı.”
“FETÖ'nün tüm finans kaynaklarının kurutulmasıyla da ağır darbe yiyen örgüt son bir çırpınışla siyasi figür olarak Meral Akşener'i görevlendirdi.”
http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/04/23/iste-meral-aksener-ve-feto-iliskisi
“FETÖ kirli planlarını gerçekleştirmek için Akşener'i sahaya sürerken, Akşener de örgüte desteğini açıkça itiraf ediyor.”
https://www.takvim.com.tr/guncel/2017/09/04/fetonun-son-umudu-meral-aksener
“Meral Akşener'den itiraf gibi 'FETÖ' açıklaması…. Akşener’in FETÖ ile ilişkisi siyasete eski yıllara dayanıyor. Örgütün birçok oluşumunda Akşener imzası bulunuyor.”
http://www.aksam.com.tr/siyaset/meral-aksenerden-itiraf-gibi-feto-aciklamasi/haber-467598
Bu yapılanlar, gazetecilik değil. Ortalama hukukun bulunduğu bir ülkede, bir insan hakkında terör örgütüne üyelik gibi ağır bir suçla bu kadar kesin ve net tanımlamalar yapılıyorsa, suçlamayı yapan, elindeki belgeleri savcılığa teslim eder, savcılık da gereken hukuki süreci başlatırdı. Veyahut savcılık gazetelerde yazılanları ihbar kabul eder ve bu haberleri geçenlerden delilleri talep ederdi.
Ancak ne ortada bir delil, ne de açılmış bir savcılık soruşturması mevcut değil. Bu yapılanlar, 28 Şubat sürecinden iyi bildiğimiz karalama, itibarsızlaştırma faaliyetlerinin bir özeti.
Normal bir ülkede Akşener ve arkadaşları ile ilgili bu türden haberleri geçen gazeteler ve gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunulur, haklarında ağır tazminat ve ceza davaları açılırdı. Adeta bir yerden emir almışçasına devasa bir karalama ve imha kampanyası başlatıldı. Bu tetikçiliği ve ahlaksızlığı durdurucak hiç bir güç mevcut değil.
Son dönemlerde izlediği politikalarla AKP’yi Koruma Kollama ve Yaşatma Derneği’de dönüşen MHP’de, ne acı ki bu karalama kampanyasına tam gaz katıldı.
“MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmet Büyükataman, Meral Akşener’in kuracağı partinin FETÖ liderinin partisi olduğunu söyledi. Bursa’da konuşan Büyükataman, “Bu parti ben FETÖ’nün belediyeler baş imamıyım diyenlerin partisidir” ”
Fetöcü diye suçlanan Akşener, MHP’nin Meclis Başkanvekili, Bahçeli’nin Başdanışmanı, MHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı ve herşeyden öte Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı değil miydi?
Bu yaşananları ilk kez görmüyoruz. Pelikan bildirisi adı verilen karalama kampanyası ile Başbakan Davutoğlu’na da benzer biçimde saldırılmış, arkasından istifası istenmişti. Her konuda açıklama yapmaktan imtina etmeyenler, bu pelikan pespayeliniğe sessiz kalmıştı. Kamuoyunda herkesin tanıdığı pelikan çetesine dair tek bir soruşturma bile açılmış değil.
Congratulations @birarkadas55! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :
You made your First Vote
Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
For more information about SteemitBoard, click here
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP