Mevsimlik tarım işçileri sorunları ve çözüm önerisi
Bizler; mevsimlik tarım işçilerinin çocukları..
Mevsimi geldiğinde kamyon kasalarına bindirilerek götürülürdük Çukurova'ya.
Gavurdağlarını kazasız atlatıp ulaşırsak çalıştığımız yere,
kurardık çadırlarımızı bir bir.
Okul mu?
Kalemi bulana ne mutlu.
Pamuk tarlalarında çalıştırılırken düşe kalka;
"Hayat okulu" diyerek avuttuk kendimizi.
Belki bu yüzden gelişemedik yıllardır.
Belki bu yüzden geri kaldık.
Bugün Urfa'da üretmesi, sorunlara çözüm getirme noktasında görüş bildirmesi istenen 80'li yılların jenerasyonu olan bizler; belki bu yüzden geniş bir ufukla bakamıyoruz olaylara.
Geçen geçti..
Peki ya bugün ne değişti?
Artık kamyona değil de minibüslere binmemizmidir değişen?
Gavurdağları'nın altından geçen otoyollardan geçişimiz mi?
Ülke olarak gelişmiştik oysa.
Kişi başına düşen milli gelirmiz bilmem kaç bin dolara çıkmıştı.
Geçmişten ders almak için de okulda ders almak mı lazım acaba?
Bu yüzden mi gelecek 30 yılımızı daha, okuyamayan, meslek sahibi olamayan, okuyamadığı için geniş bir bakış açısı geliştiremeyen nesillere mi emanet edeceğiz yine?
Sahi ne yaptı mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını araştıran meclis komisyonu?
Hangi soruna, hangi çözümü ürettiler?
Oysa sorun, öyle yaldızlı isimli heyetlerle geziler organize edilerek çözülemezdi.
Sorun belliydi, dert belliydi, eksik belliydi..
Bir tek, "burdayım" diye haykıran soruna el atacak sosyal devlet anlayışıydı belli olmayan.
Her yıl yaklaşık 250 bin insan, 40 farklı kente doğru yollara koyuluyor memleketinde baharı yaşamadan.
Adına kader deyip teselli bulmaya çalışsak da kader değil di asıl mesele.
Herkesin kendi memleketinde iş bulup, iş kurup, üretmesi, çalışması, birçok sebepten dolayı sağlanamadıysa, sağlanamıyorsa;
gittikleri yerde insanca bir yaşam şartı oluşturulamazmıydı?
Hadi mümkün olup olmadığına bakalım.
Mevsimlik tarım işçileri yurdun 40 değişik iline göç ediyor.
40 il'in her birinin 10 ilçesi olsa ve bu insanlar 40 il'in ilçelerine de dağılsa, 400 ayrı nokta oluşur.
Her noktaya 100'er konteyner ev yapılsa, 40 bin konteyner ev yapılmış olur.
Mümkünmü dür?
Mümkündür.
Her konteyner 10 bin lira olsa, 400 milyonluk bir maliyet oluşur ki, devlet için bu rakam devede kulak dır.
Siz buna 1 milyar lira diyin.
Hadi 2 milyar olsun.
Zenginleşen yeni Türkiye bunu yapmaktan aciz midir?
Hadi maliyeti tamamen devlete yüklemeyelim.
Evlere yerleştirilen işçilerin ev kirası, onları çalıştıran işveren tarafından cüz'i miktarda alınsın, mesela ev başı aylık 100 TL.
Her ay 40 bin ev ×100 TL = 4 milyon TL.
Yani devlet, en fahiş rakamla bile böyle bir proje yapsa, maliyeti sıfırlayıp üstüne para da kazanabilir.
Oluşturulan işçi kentlerde yine prefabrikten yapılmış bir okul, belki bir sağlık ocağı, ya da gezici sağlık araçları.
Böylelikle devletin de istediği, o kente gelen işçiler kayıt altına alınacak, yasadışı faaliyet gösterenlerin mevsimlik işçi kisvesi altında hareket etmesi önlenecek, mevsimlik tarım işçilerinin temiz su, tuvalet, banyo gibi asli ihtiyaçları giderilmiş olacak, çocukların eğitimi sekteye uğramayacak, işçilere sağlık hizmeti daha kolay ve hızlı bir şekilde verilmiş olacak...
Gelişen, kalkınan, Filistin'den Somali'ye kadar hibe yardımlar yapabilen devlet'in bunu haydi haydi yapabileceğini düşünüyorum..
Yanlışmıyım?
Dar mı düşünüyorum?
Hoşgörün, mevsimlik tarım işçisi çocuğuyum ben de.
Okula hep 2 ay sonra gittim, 2 ay önce bıraktım.
Hoşgörün.
Çok güzel proje teprik ederim
Sorunu dile getirip, çözüm de üreten bir yazı olmuş, eline sağlık
Çok teşekkür ederim.