Sevmek Zamanı, Âşık Olunan Suret ve Obsesyon
Metin Erksan’ın 1965 yapımı kült filmidir Sevmek Zamanı. Siyah beyaz çekilen film aşkın saplantılı halini konu edinmiş, az konuşması olan lirik bir film. Döneminde anlatım şekli ve konusu itibariyle sevilmeyeceği gerekçesiyle sinemalarca oynatılmamıştır. Filmin yenilikçi dili ve soyut teması yabancı festivallerde oynatılmasını sağlamış ve film zamanla kültleşmiştir. Gönül isterdi ki kıymeti tarafımızdan bilinip, Yeşilçam’da lirizm akımı yaratsaydı. Film ülkemizde ancak 2007 yılında DVD olarak basılmış ve televizyonda gösterilmiştir.
"Herhalde bana ait olan bir şeyi öğrenmek hakkımdır. " "Hayır, sana ait bir mesele değil bu. Resminle benim aramda bir durum seni ilgilendirmez. Ben senin resmine aşığım."
Bu sözler filmden alıntı ve filmin özeti gibidir. Stalk yapan platonik kardeşlerime tanıdık gelebilir bu durum. Son iki yıldır benim durumumun da özetidir. Bir surete kıymet vermeniz, onu kendinizin yapmanız öylesine kolay ve masum ki bunun obsesyona dönüşmesi aklınızdan bile geçmiyor. Oysa durum acı sonuçlar verebiliyor. Henüz sevgililerin ilişkilerinin mektuplaşmak olduğu bir dönemin filmi bugünün belki de en büyük sorunlarından birini anlatıyor.
Filmin türü; Dram. Müşfik Kenter ve Sema Özcan başrollerde. Filmde bir diğer başrol denizde diyebilirim. Çünkü bu filmi düşündüğümde bolca deniz ve denize bakan adam geliyor aklıma. Filmin konusu şöyle; Boyacı Halil (Müşfik Kenter) ustasıyla birlikte adadaki köşklerin tadilatını yapmaktadır. Bir gün iş için girdiği boş bir köşkte duvarda asılı bir kadın resmi görür ve resme âşık olur. Bir yıl boyunca her gün köşke gelerek resmi seyre dalar. Ancak bir gün resimdeki kız, Meral (Sema Özcan) arkadaşlarıyla köşke gelir ve Halil’in resme baktığını görür. Meral Halil’in resme olan tutkusunu ve bağlılığını gerçek bir aşk olarak yorumlar. Bu duyguya karşılık vermek ister, Halil’e âşıktır artık. Oysa Halil Meral’ e değil onun resmine âşıktır. Halil eve dönen Meral’in, âşık olduğu resimle arasındaki ilişkiyi bozmasını istemez.
90 dakikalık bir film. Benim elime şans eseri geçen CD’si 2007 basımı olup, resimde görüldüğü gibidir. İç kapakta Meral’in şemsiyeli resmi, arka iç kapakta Halil’in vitrin mankeni ve Meral’in resminin de bulunduğu sahne var.
“Hayır. Hayır, istemiyorum seni, benim dünyama girmeye kalkma, sonra merhametsizce yıkarsın onu.” Hiçbir hayale böylesine bağlandınız mı? Sizce uzaktan sevmek aşkların en güzeli midir? Ulaşılmaz olduğunu bildiğiniz birinin yalnızca resmine âşık olmayı tercih eder miydiniz?
Aşk belki de hastalıklı bir duygu, bu yüzden aşk dediğimiz şey obsesyona dönüşebiliyor. Ya da âşık olduğumuzu söylediğimiz insana karşı her duyguyu dorukta yaşıyoruz. Daha öfkeli, daha kıskanç, daha tutkulu. Âşık olmak dediğimiz durum biraz uçları yaşamayı gerektiriyor sanırım. Yapmayacağınız işleri yapıyorsunuz. Halil’in aşkı sizin için belki obsesyondan ibarettir. Belki de Meral gibi gerçek aşkın böyle büyük bir bağlılık olduğunu düşünürsünüz. Ne var ki herkes kabul edecektir. Aşk bir noktada deliliğe çok yaklaşıyor. Bu kasvetli filmde aşkın uç halini görebilirsiniz. “Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk...”