The Diary Game Better Life / Adalarda Bir Günüm / A Day on the Islands
Günaydın arkadaşlar. Güne mutsuz uyandım ama sonrasında günüm güzel geçti. Sabah şiddetli bir baş ağrısıyla uyandım. Resmen kafamın içinde belediye inşaat yapıyor gibiydi. Öğlen arkadaşlarla heybeliadaya gidecektik. Kahvaltı yapmadan hazırlanıp evden çıktım. Arkadaşımla buluşup kınalıada vapuruna bindim.
Good morning friends. I woke up unhappy, but after that my day was good. I woke up in the morning with a severe headache. It was like the municipality was doing construction in my head. We were going to Heybeliada with my friends at noon. I got ready without breakfast and left the house. I met my friend and got on the ferry to Kinaliada.
Saat erken olduğu için hava biraz bozuktu. İnşallah hava güzel olur diye dua ettim. Çünkü plan yapmıştık denize girecektik. Vapurda giderken simit çay aldım kahvaltımı simit çayla yaptım. Zaten baş ağrısından dolayı pek iştahım da yoktu.
The weather was a little bad as it was early. I prayed that the weather would be fine. Because we made a plan, we were going to go to the sea. While on the ferry, I bought bagel tea and had my breakfast with bagel tea. I didn't have much of an appetite anyway because of the headache.
Kınalıadada başka bir arkadaşım daha vardı. Onun yanına gittik. Orada cafede çalışıyor kendisi. Orda zorla bişeyler daha atıştırdım ilaç filan açtım başımın ağrısı biraz hafifledi. Oturduk muhabbet ettik başka bir güne başka bir plan daha yaptık orada.
Daha sonra heybeliadaya geçtik arkadaşımla. Olması gerekenden daha sakindi. O dolu dolu olan sokaklar boştu. Terkedilmiş bir ada gibiydi. Hava da hala kapalıydı. Hatta bir ara yağmur başladı hafiften ama fazla uzun sürmedi. Hava düzelene kadar bir cafeye geçtik kahve filan içtik.
I had another friend in Kınalıada. We went to him. He works in a cafe there. There, I forcefully ate some more snacks, took medicine or something, and my headache eased a little. We sat and chatted and made another plan for another day.
Then we went to Heybeliada with my friend. It was quieter than it should have been. The busy streets were empty. It was like an abandoned island. The weather was still cloudy. It even started to rain for a while, but it didn't last long. We went to a cafe and drank coffee or something until the weather got better.
Hava düzeldikten sonra beac de şemsiye ve şezlong kiraladık. Kremlerimizi sürdük uzandık. Sonra hafiften yine yağmur başladı. Ama yine kısa sürdü. Arkadaşımla kendimize içecek söyledik. Beacde son ses müzik eşliğinde içeceklerimizi içtik.
After the weather got better, we rented umbrellas and sun loungers at the beach. We applied our creams and lay down. Then it started to rain lightly again. But again it was short lived. My friend and I ordered ourselves a drink. We drank our drinks with the last sound of music on the beach.
Akşama doğru ordan eve dönmek için yola çıktık. Tekrar Üsküdara geldik. Arkadaşım kendi evine gitti ben de eve gelirken yolda taze mısır satan birini gördüm. Eve mısır aldım. Akşam eve geldiğimde kendimi çok yorulmuş hissettim. Hiç açlık da yoktu. Biraz dinlendim televizyon filan izledim. İlerleyen saatlerde mangalın içinde odunları yakıp köz haline getirdim. Mısırları da attım içine. Öyle güzel kokuyordu ki anlatamam. Mısırımı da yedikten sonra yatağıma yattım. Çok geçmeden uyuya kalmışım.
In the evening, we set out to return home from there. We came back to Üsküdar. My friend went to his house and I saw someone selling fresh corn on the way home. Bought corn for home. When I came home in the evening, I felt very tired. There was no hunger either. I rested and watched TV. In the following hours, I burned the wood in the barbecue and turned it into embers. I also threw in the corn. It smelled so good that I can't describe it. After eating my corn, I went to bed. I soon fell asleep.
Okuduğunuz için teşekkür ederim / Thank you for reading 🤗