MAYA - Episode/Bölüm 2 by @wagner32
Plants and some animal species had to descend like humans and to survive here. People began to produce their own settlers and produce them underground years later, when they found their water resources while feeding on wolves, worms and roots of some plant species. Nuclear caps have resumed human history and forced it to be rewritten.
Everything that people need throughout their history has arrived with their own mechanics and intelligence. Even if they started again, they continued to make progress in this regard, even with primitive methods.
They have come up with their old accumulations and new needs for air circulation systems, solar panels, water finding and treatment systems, sewage treatment and fertilization systems, radioactive material scavengers, protectors for harmful ultraviolet rays, primitive communication devices and more.
But they wanted to go out on earth and live there as they used to be. They believed that there was a viable area. They were struggling with the diseases. The lives were exhausted quickly and painfully. At least they wanted to die while sleeping comfortably in the sea, in a green garden, under the clouds, on a mountain, and perhaps without coughing.
Nevertheless, they could not spend much time on earth. They could not get away from underground cities. Who knows when the stories and dreams are confused, maybe there were places in the north that were not affected by all these things.
İnsanlar, su kaynaklarına ulaştıktan sonra yerin onlarca metre altında devasa yapılar inşa ettiler. Bu yapılar o denli büyüktü ki binlerce kişinin yaşamasına olanak sağlıyordu. Bu yeraltı yaşam kentlerinde insanların kendilerine özgü ekosistemleri bulunuyordu.
İnsan tarihi boyunca ihtiyaç duyduğu her şeye kendi mekanik ve bilişim dehası ile ulaştı. Yeniden başlasalar bile ilkel yöntemlerle de olsa ulaşmaya ve bu konuda atılımlar yapmaya devam ediyordu.
Yaptıkları hava sirkülasyon sistemleri, güneşlenme panelleri, su bulma ve arıtma sistemleri, kanalizasyon arıtma ve gübreleme sistemleri, radyoaktif madde serpintileri ile zararlı ultraviyole ışınları için geliştirilen koruyucular, ilkel iletişim cihazları ve daha onlarcasını eski birikimleri ve yeni ihtiyaçları dolayısıyla ortaya çıkarmışlardı.
Ancak eskiden olduğu gibi yeryüzüne çıkmak ve orada yaşamak istiyorlardı. Yaşanabilir bir alan kaldığına inanıyorlardı. Hastalıklarla boğuşuyorlardı. Ömürler hızla ve acıyla tükeniyordu. En azından deniz kenarında, yeşil bir bahçede, bulutların altında, bir dağ eteğinde ve belki de öksürmeden rahat rahat uyurken ölmek istiyorlardı.
Tüm bunlara rağmen yine de yeryüzünde fazla zaman geçiremiyorlardı. Yer altı şehirlerinden uzaklaşamıyorlardı. Söylentiler ve hayaller birbirine karışırken kim bilir, belki de kuzeyde tüm bu olanlardan etkilenmemiş yaşanılabilir bir yerler vardı.
