Dünyanın En Meşhur Hiperenflasyon Vakası 2. Bölüm
Image: Fotolia
Kaygan Zemin
"Enflasyon en temel kanuni nizam ilkeleri olan sadakat ve güveni aşırıya taşıdı."
Martin Geyer, tarihçi
"Şu durumda savaşı sürdürmenin bedelini finanse etmek için borçlar aracılığıyla yükü sonraki kuşakların üstüne atmaktan başka bir yol bulunmuyor."
Karl Helfferich, ekonomist, 1915
"Belirli bir noktadan sonra banknot basmak enflasyona sebep olarak satın alma gücünü etkiler."
Eduard Bernstein, sosyalist, 1918
Birinci Dünya Savaşını takip eden iki yıl boyunca Alman hükümeti para basarak Papiermark parasal tabanını genişletti. Ekonomi tarihçisi Carl-Ludwig Holtfrerich, “enflasyon adlı kayganlaştırıcının” yardımı ile özel sektörün tekrar nefes alabildiğini söyledi.
Dolar, sterlin ve Fransız frangı karşısında mark düşük fiyatla işlem görüyordu ve bu da ihracatı artırıyordu. Sanayi üretimi yıllık %20 artış kaydetti ve işsizlik oranı 1922’de %1 altına düştü. Gerçek maaşlar hatırı sayılır yükseliş kaydetti.
Sonra bu “kayganlaştırıcı” aniden kaygan zemine dönüştü. En şiddetli olduğu sırada aylık enflasyon oranı, fiyatların 49 saatte bir ikiye katlanması anlamına gelen, %3.25 milyar seviyesini yakaladı.
Enflasyonun “kayganlaştırıcı” etkisi ne zaman zehirli bir hiper enflasyon sarmalına dönüştü?
Alman hiper enflasyonunu tetikleyen asıl şey hükümetin politikalarına ve borçlarına duyulan güvenin kaybı olmuştu. Yabancı piyasalar Alman borçlarını veya kâğıt paralarını kabul etmek istemediler, kur düştükçe düştü ve enflasyonun hızı da arttı.
Etkiler
Almanya’daki aşırı enflasyon sonucunda milyonlarca emektar tasarrufçunun elinde hiçbir şey kalmadı.
Birkaç ay önce güvenilir bir emeklilik fonu oluşturmaya yeten para artık bir somun ekmek almak için yeterli değildi.
Kimler etkilendi?
- Orta sınıf yani Mittelstand, yaptıkları nakit birikimlerin gözleri önünde erimesini seyretti.
- Zenginlik halktan alınıp parayı basan devlete aktarılmıştı.
- Borç verenlerin zararına olacak biçimde borç alanlar bu işten kârlı çıktı.
- Mülk sahiplerinin aleyhine, kiracılar kazançlı çıktı. Almanya vakasında tavan kira ücretleri, genel fiyatların hızına erişemedi.
- İnsanlar takas yapmayı tercih ettikleri için ekonominin verimliliği zarar gördü.
- Değeri sürekli düşen kağıt para sahibi olmaktansa insanlar elle tutulur şeyleri, emtia, altın, toprak sahibi olmayı tercih eder oldu.
Hiper Enflasyon Hikâyeleri
Hiper enflasyonun zirve yaptığı sırada, işçilere genellikle günde iki kere ücret ödeniyordu. Paralarının gün içerisinde daha fazla değer kaybetmediğinden emin olmak için işçiler öğle arasında alışveriş yapıyorlardı. İnsanlar odun ve diğer yakıtlardan daha ucuz olan kâğıt paraları sobada yakıyordu.
İşte dünyanın en meşhur aşırı enflasyon vakası ile ilgili sıradan Almanların anlattığı hikâyelerden birkaçı.
Eugeni Xammar adlı gazeteci Şubat 1923’te şunu yazar: Tramvay seyahati ve et, tiyatro bileti ve okul, gazete ve tıraş, şeker ve pastırma, her hafta (fiyatları) yukarı gidiyor. Nihayetinde paralarının ne kadar dayanacağı konusunda kimsenin fikri yok. İnsanlar sürekli bir korku içinde yaşıyor. Yemek içmek, almak satmak dışında hiçbir şey düşünmüyorlar.
Tanesi 5,000 mark olan iki bardak kahve içen adama, 14,000 marklık fatura takdim edilir. Adam faturanın neden yüksek olduğunu sorduğunda ona, kahveleri aynı anda sipariş vermediği, o ilk kahveyi içerken ikinciye zam geldiği söylenir.
Genç bir çift yanlarında birkaç yüz milyon mark ile tiyatro izlemek üzere gişeye gelirler ama bu kadar paranın hiçbir şeye yetmeyeceğini anlarlar. Artık kişi başı bilet fiyatı bir milyar mark olmuştur.
Tarihçi Golo Mann şöyle yazıyor: "Alman parasının değer kaybetmesi, savaş ve akabinde yaşanan devrimi takip eden ikinci bir devrim gibiydi." Mann, kökleşmiş güvenin yok edildiğini ve yerini korku ile şüphenin aldığını söylüyor. "Güvenecek ne var ki? Bu mümkün olsa bile, birine itimat etmek mümkün mü?" diye soruyor.
Daha da kötü aşırı enflasyon vakaları
1921-1924 Alman enflasyonu en yaygın bilinen vaka olsa da tarihteki en kötü vaka bu değil.
1946 ortasında Macaristan’da fiyatlar 15 saatte bir ikiye katlanıyordu. Bu da %41.9 kentilyon (1018) enflasyon oranı anlamına geliyor. Haziran 1946’ya gelindiğinde, 1931’in altın pengösü 130 trilyon kâğıt pengö bedele sahipti.
Zirve Enflasyon Değerleri:
Almanya (1923): Yüzde 3.5 milyar
Zimbabwe (2008): Yüzde 79.6 milyar
Macaristan (1946): Yüzde 41.9 kentilyon
Yüzyılda hiper enflasyon vakalarına, hayret verici bir sıklıkla rastlanmaktadır. Dünya genelinde birkaç düzine vaka gerçekleşmiştir. Venezüella gibi ülkelerde halen gerçekleşmeye devam ediyor.
Bu hiper enflasyon buhranından sonra Almanya’ya ne olur dersiniz?
Adolf Hitler adlı genç bir adam, masum Almanların açlık çekmesine öfke duymaya başlar...
“Milyonlarca Alman yükselen fiyatlardan ötürü açlık çekerken, Amerikalı ve diğer yabancıların Almanya’ya üşüşüp fiyatları yükseltmesine karşı çıkıyoruz. Bu işten kar eden Almanlara da aynı şekilde karşı çıkıyor ve hepsinin hapsedilmesini talep ediyoruz.”
- Adolf Hitler, 1923, Chicago Tribune
Bayağı ilginçmiş. Paylaşım için teşekkürler.
Benim bildiğim en eski üyelerden biri olarak dönmene sevindim @blokzinciri. Güncel yazıları da bekliyoruz.