Dünyalıyım
..Otobüsün kapısının kapanması ile zihnimde yeni bir kapı açıldı adeta.Çok uzun yıllar öncesine bir yolculuk başladı.Annem,babam,ben ve kardeşim evimizin terasında,babamın her sene özenle kurup,temizleyip su doldurduğu havuzun içinde açtım gözlerimi.Yandı gözlerim.Sudan dolayı mı yoksa acıdan mı bilmiyorum.Ne mutlu günlerdi.
Biz havuza girerken annemle babam içkilerini içerdi.Konuşurlardı.Memleket derlerdi.İlk başta daha umarsızdı konuşmaları.Arada hiddetlenirdi.Sonra geri sakinleşirdi.Zamanla sakinleşmez oldular.Endişelilerdi.Son yazmış bilemedik.Yıllarca da söyledi annem.En çokta o yaz ne bilmişlik yapmışım derdi;ona içerlenirdi.O yaz kuzenlerim biz de kalmışlardı.Annem cinsiyetçi diye kuzenime kızardı.Sosyal medyada okuyup çok gülmüş.Altın büllüğüne güvenme derdi...
Yavaş yavaş mevsim döndü.Havalar soğudu ama haberler kızıştı.Her gün yeni haberler izliyorduk endişe ile televizyonlarda.Televizyon izlemeyen annem bile izler olmuştu.Mini etek giydi diye dövülen kız haberinin üstünden bir yıl geçmişti.Sonra haberlerin rengi değişti.İlk başlarda saldırgan suçlanırken,zamanla kısa kollu gömlekli kadın suçlandı.Sonra kot pantolonlu,açık saçlı,hamile kadın ...Ardı arkası kesilmiyordu.Bahar geliyordu.Bir sabah annem artık baleye gidemeyeciğimi çünkü okulumun kapandığını söyledi.Çok sonra öğrendim Rus öğretmenimizin komalık olana kadar dövüldüğünü ve hastaneden çıkınca apar topar ülkesine döndüğünü.Okul kıyafetlerimiz mi önce değişti annem mi önce işten ayrıldı hatırlamıyorum.Her şey o kadar hızlı değişiyordu ki.
Artık haberleri izlemez olmuştuk.Annemin yüzünde ki gülümsemeler yoktu artık.Havalar artık iyice sıcaktı ama bizim yüreklerimiz buz tutmuştu çoktan..
Bir sabah babam artık gideceğimizi söyledi.O kadar korkmuştuk ki nereye bile diyemedik.Bugün dahi kanımı donduran yolculuktan sonra,gelmiştik buraya...
..Babamın yanında yıllarca kalfalık yapan amca sayesinde gelmiştik buraya.Artık ailemin mesleklerinin hiç bir önemi yoktu.Ülkemde ki hiç bir kadının mesleğinin önemi yoktu.Artık ülkemde kadın yoktu...Babam lokantada bulaşık yıkama işi le başlamıştı.Terfi edip garson oldu yıllar sonra.Annem onca yıl hayatın anlamının,elindekiler ile mutlu olmak olduğunu söyleyip durmasına rağmen ilk yıllar hep mutsuzdu.Kabullenemedi.Yok olmayı,hiçe sayılmayı,görünmez olmayı,yok sayılmayı,kimliğinin silinmesini sindiremedi.
Bugün annemi yolcu ettikten sonra daha iyi anlıyorum.Neden bana,özellikle cinsiyetime bu kadar kimlik kazandırmak istemesini.
Kimilerine göre kaçtık onursuzca,kalıp savaşmalıydık. Ama kim için? Ne için? Aslında savaşmamızı isteyenler almışlardı onurumuzu elimizden.Bu ülkede kadın insan olamaz demişlerdi. Yıllarımızı,emeklerimizi çalmışlardı. Bir on senede.Önce değer verir gibi yapıp geri plana atmışlardı. Bizi bizden almışlardı aslında. Ama öyle yavaş,aslında öyle hızlı yapmışlardı ki bunu.
Annem nerelisin dediklerinde 'Dünyalıyım de!' derdi.Ülkesinden ayrılmak zorunda kalana dek.
Ama içi boş dermiş meğer.Gidince anladık.
Diyemedi.
Önceleri vatanım dedi. Mahvettiler canım vatanımı.
Sonra o da alıştı.
Bizden önce kendi demeye başladı.
Dünyalıyım...
Çok güzel bir anlatım olmuş. Sürükleyici bir romanın sonunu bekler gibi hızla okudum :)
Teşekkür ederim ☺️