BİR

Başımda ferah bir gökyüzü
En az o kadar sisli, yorgun başım
Yıldızlar tittriyor gecede
Tütün sarmalı ve sormalı geceye
Nedir bu sessizlik
Kadeh kaldırır ve ihtişamın gölgesinde
sorarım geceye
Nedir bu ışıltılı gökyüzü

Kadehte dinlenen şarap cevap verdi;
-Karanlıkta olgunlaşır bütün şaraplar
Ve yalnızlıkta
demlenir insanoğlu.
Şarap sırlı cümleler kurmaktan hoşlanırdı
Ben sorardım, o cevaplardı
Çoğu zaman cevapları uzatır,
kuantumdan görelilikten dem vurur,
uzay-zamandan bahis açardı.
Kendisinden bir yudum alırdım,
susardı.
''Susmak gerek'' dedim
Dinlemek veya yaşamın sesini. Ve
yaşamak ânın sonsuzluğunda yok olurcasına

Eski asırlardan birinde
Zamanın usul usul aktığı Anadolu
köylerindeki bir barakada
kainatın birliğini kavrayabilen bir derviş
ya da Nepal',n yüksek dağ eteklerinde
bağdaş kurup gözlerini yuman bir keşiş
aynı şeye fısıldar, aynı
güneşte pişerlerdi
Biri fenâfillah derdi öbürü nirvana
kelimelerin ötesinde
buluşup
denizdeki damlaya
toz bulutlarındaki yıldıza
dönüşür
dansa başlarlardı
-Sükunetin şarkısını duymak, büyük iştir dedi şarap.
Ey ruz bar'â ke zerre hâ raks konand

''Susmak gerek'' dedim bu yüzden
Çünkü dedi şarap;
cümlesini bitirmesine izin vermedim
o bitti, ben gittim

(rsm kynk: pinterest)