Prostat Nedir? Prostat Hastalığı Belirtileri ve Tedavileri Nelerdir?
Halk arasında prostat ve hastalıkları ile ilgili oldukça farklı düzeylerde vebazıları ciddi anlamda hatalı bir takım bilgiler vardır. Bu nedenle ana hatlarıyla prostat ve hastalıkları hakkında bilgi sahibi olunması önemlidir.
Prostat esas olarak üreme sistemi organıdır, başka bir anomali yoksayenidoğan tüm erkek çocuklarında mevcuttur, sonradan oluşmaz. İdrar kesesinin hemen çıkışında yerleşmiştir. Yaklaşık olarak çapı 4 cm, ağırlığı 20 gr kadardır. Prostat salgıları erkek üreme hücresi olan spermin kadın üreme yollarında canlı kalmasını sağlar.
BPH (İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİ)
Elli yaş üzeri erkeklerin yaklaşık %20’sinde orta dereceli işeme zorluğu saptanır. Prostat anatomik olarak idrar kesesinin hemen çıkışında ve idraryolunu çepeçevre sarar şekilde bulunduğundan; bu tip büyümeler idraryapmada zorluk, kesik kesik idrar yapma, idrar yapmaya başlarken zorlanma,idrar hızında azalmaya neden olur. İlerleyen dönemlerinde de ani idrar hissi,gece idrara kalkma, tuvalete yetişememe ve hatta idrar kaçırmaya neden olabilir.
BPH semptomları zaman içersinde değişkenlik gösterebilir. Uzun yıllar minimal belirtiler şeklinde devam edebilir, hatta semptomlar düzelebilir. Ancak genellikle zamanla ilerler. Bu nedenle tanı konulduktan sonra hastanın şikayetlerine göre takip edilebilir, ilaç başlanabilir. BPH’da kullanılan ilaçlar malesef tedavi edici olmaktan çok semptomatik iyileşme sağlar, bu nedenle uzun yıllar kullanılmak zorundadır. Hastanın ilaç kullanmak istememesi, ilaca rağmen semptomların ilerlemesi, sonda takılması, BPH’ya bağlı kanama, böbrek yetmezliği ve tekrarlayan idrar yolları enfeksiyonları cerrahi tedavi gerektirir. Klasik anlamda açık ya da kapalı (TUR) yöntemlerle cerrahi uygulanabilir. Ameliyatı yapan cerrahın deneyimine göre değişmekle beraber 100 gr üzerinde açık yöntem tercih edilmektedir. BPH’nın özellikle kapalı yöntem (TUR) cerrahi tedavisinde son yıllarda çok sayıda teknoloji geliştirilmiştir. Bunlar arasında en populeri lazerle yapılan ameliyetlar olmuştur. Özellikle kalp hastalığı nedeniyle kan sulandırıcı ilaçlar kullanması gerekenlerde lazer yöntemleri güvenlidir ve tercih edilmelidir. Ancak genel olarak altın standart yöntem hala klasik TUR ameliyatı olarak kabul edilmektedir.
PROSTAT CA (PROSTAT KANSERİ)
Erkeklerde en sık görülen iç organ kanseridir. Ayrıca akciğer kanserinden sonra ikinci en sık ölüm sebebidir. Yaşam boyu prostat kanseri gelişme riski %30, klinik prostat kanseri gelişme riski %10, prostat kanserinden ölme riski %3’tür. Buradan da anlaşılacağı üzere prostat kanseri beklenen yaşam süresi uzun olan bir kanser türüdür. Özellikle erken tanı konulanlarda kanserden tamamen kurtulmak mümkündür. Yaş en önemli risk faktörüdür, 50 yaşından itibaren görülme sıklığı artar (Şekil 2). Bunun yanında genetik, siyah ırktan olma, yüksek yağlı baslenme kanser gelişiminde rol oynar. Prostat kanseri bezin genellikle dış kısmından geliştiğinden işlemeyle ilgili belirtilere yol açmaz. Erken dönemde semptom vermediğinden PSA kan testi bulunmadan önce hastalar son dönemde tanı almaktayken, 1987’de PSA testinin bulunmasıyla erken tanı konulmaya başlanmıştır. PSA prostattan salgılanan bir maddedir. Prostatın iyi huylu hastalığında ve iltahabi hastalıklarında da kanda yükselebildiğinden kansere spesifik değildir.
Tüm dünyada beklenen yaşam sürelerinin giderek artıyor olması prostat kanseri ve prostat kanseri tarama programlarını daha da önemli kılmaktadır. Birinci derece akrabasında prostat kanseri olanlarda 40, diğer erkeklerde 50 yaşında ilk PSA testi yapılmalıdır. Prostat kanserinin erken tanısında diğer önemli modalite de oldukça basit ancak çok önemli bilgiler verebilen parmakla prostat muayenesidir. PSA ile birlikte yapılarak değerlendirilmelidir. Parmakla muayene ve PSA yılda bir tekrar edilmelidir. Ancak sınırda değerler saptanırsa daha kısa aralıklarla takip de gerekebilir. Parmak muayenesinde veya PSA’da şüpheli bir durum saptanırsa Ultrasonografi eşliğinde iğne biyopsisi yapılarak prostat doku örnekleri alınır. Hastalığın beklenen evresine göre Bilgisayarlı Tomografi, Kemik Sintigrafisi, MR gibi ek tetkikler istenebilir. PSA’nın çok yüksek olmadığı hastalarda iğne biyopsisinde saptanan kanser çok saldırgan değilse ilave tetkike gerek yoktur. Organa sınırlı kanserler cerrahi tedaviye çok iyi yanıt verir. Cerrahide BPH’dan farklı olarak organ kapsülüyle birlikte çıkarılır ve ameliyat sonrası idrar yolu idrar kesesinin ağzına dikilir; bu nedenle idrar kaçırma daha sık görülür. Son yıllarda laparoskopik ve robotik yöntemlerin gelişmesiyle ameliyatların konforu artmıştır. Ayrıca seçilmiş hastalarda radyoterapi uygulanabilir. İlerleyen evrelerde hormonoterapi, radyoterapi, kemoterapi ve yine seçilmiş vakalarda cerrahi uygulanabilir.
SONUÇ
Prostat idrar kesesinin hemen çıkımındadır ve idrar yolunu çepeçevre sarmaktadır. Bu nedenle özellikle iyi huylu büyümelerde işemede zorlanma ile başlayan bazı belirtilere yol açar. Bu korkulacak bir durum değildir. Muayene olunarak düzenli kontrole gidilmeli, gerekiyorsa önerilen ilaçlar kulanılmalıdır. İlaç tedavisinin faydasız olduğu durumlarda prostatın büyüklüğüne göre açık ya da kapalı ameliyat planlanabilir. Kişinin idrar yapmayla ilgili herhangi bir yakınması yoksa tek başına Ultrasondaki prostat büyüklüğünün bir önemi yoktur. İdrar yapmayla ilgili hiçbir şikayet olmasa dahi, ailede prostat kanseri varsa 40, yoksa 50 yaşından itibaren PSA kan testi ve muayene yapılmalı ve düzenli olarak takip edilmelidir.