TATİL GÜNLÜĞÜM #1
http://isilaytekinsen.blogspot.com/2018/07/tatil-gunlugum-1_26.html
Bloguma bakmayı unutmayın!
Herkese merhabaa!
Bu postu yazlığımızın bahçesinde çayımı içip püfür püfür otururken yazıyorum. Yazlığa dün geldik, yol, temizlik, yerleşme derken gün öyle bitti zaten yani tatil bugün başladı. Pazar gününe kadar burdayız yani çok vaktimiz yok bu yüzden kardeşimle bol bol buranın nimetlerinden faydalanmaya karar verdik.
Bugün sabah 09.00’da kalkıp bisikletle fırına gittik. Eve gelip çay demledik, kahvaltı masamızı hazırlayıp bahçede güzel bir kahvaltı yaptık. Masayı topladıktan sonra kardeşimle tekrar bisikletlerimize atlayıp tura çıktık. Dün hava yağmurlu olduğu için toprak yollar çamur olmuştu. Mümkün olduğunca asfalt yolları tercih etmeye çalıştık fakat arabaların yoğun olduğu bir caddede toprak yola saptık. Yeşillik, sakin bir yoldu. Güzel güzel giderken karşımıza çamur gölü çıktı resmen.. Bisikletlerimizi zar zor geçirdik tabii yeni aldığımız beyaz bisikletlerdi, üzücü oldu. Yaklaşık 45 dakika kadar turladıktan sonra eve dönüp ilk iş bisikletlerimizi yıkayıp kurulamak oldu :)
Yazlıkta samimi olduğumuz komşumuz Feride teyzelerin bahçesine kahve içmeye gittik sonrasında. Torunu Asya 8 yaşında ve sahilden topladığı taşları suluboya ve akrilik boyalarla boyayıp resimler çizmiş üzerine. Bana da nazar boncuğu çizdiği bir taşı hediye etti. Kendi çocukluğum geldi aklıma. Biz de bu yazlığı alıp ilk geldiğimizde 7-8 yaşlarındaydık. Yan komşumuzun kızıyla takı yapardık her gün, sahilden deniz kabuğu, taş toplardık. O zamanlar okullar kapanır kapanmaz gelir okullar açılana kadar da burda kalırdık. Büyüdükçe dertler artıyor gerçekten; üniversite sınavına hazırlık, tercihler, bütler derken kaç senedir doğru dürüst gelemedik hep 1-2 hafta süreyle kalabildik.
Yazlığın en sevdiğim taraflarından biri İstanbul’da komşular bile birbirlerini sevmezken burda herkes herkesle samimi, candan. Küçük yerleşim yerlerinde böyle oluyor sanırım. Edirnede geçirdiğim bir senede de böyle olduğunu gördüm. Bazen İstanbul’un gerçekten yaşanmaz olduğunu düşünüyorum. Hayattan zevk alamıyoruz, herkes sinirli, relax olunmuyor. Sanırım ilerde İstanbulda yaşamak, çocuklarımı orda büyütmek istemiyorum. Her neyse, tabii komşular bana “doktor hanım doktor hanım” diye sesleniyor burda, insanın gururu okşanmıyor değil. Güzel bir meslek seçtiğime emin oluyorum tekrar tekrar. Tabii hepsi de mezun olmamı bekliyor dişleri için :))
Saat 14.00’den sonra kardeşimle denize gitmek için hazırlamdık malum günümüz az. Şezlonglarımızı aldık geldik sahile kurulduk tam hava birden karardı yağmur başladı. Diner belki diye hemen toplanmadık biraz bekledik ama durmadı biz de denize giremeden toparlanıp dönmeye karar verdik üzüle üzüle. Biz eve dönüş yolundayken yağmur durdu hava açtı biz de hemen tekrar sahile dönüp hoop denize girdik. Su çok güzeldi yağmurdan sonra durulmuş, ısınmıştı. 20 dk kadar yüzdükten sonra hava tekrar bozmaya başladı, deniz dalgalandı biz de çıkıp eve döndük bu sefer :)
Duşumuzu aldıktan sonra baya acıkmıştık. Hemen yemek hazırlayıp yedik. Babam komşularla tavla turnuvasına oturdu, bu bir klasiktir :) Ben de çay koyup kitap okumaya başladım. Hava rüzgarlı, güzel bir serinliği vardı. Balkonda miss gibi ohh.
Saat 21.00 gibi kardeşimle yürüyüşe çıktık. Sahilden merkeze kadar 1 saat yürüdük. Şimdi balkonumuzda uzanıp telefonlarımızla oynuyoruz.
Tatilimizin ilk günü böyleydi, bu arada Şarköy, Tekirdağ’dayız. Umarım sizler de güzel bir tatil geçiriyorsunuzdur, bol bol deşarj olun, toprağa basın, denize girin, güneşlenin!