Blockchain de neymiş?-2
Bir önceki yazımda blockchain teknolojisini, Bitcoin gibi ödeme sistemi alanındaki kullanımından örnekleyerek ve basitleştirerek anlatmıştım. Yazının sonlarına doğru işler biraz teknikleşmeye başladığı için kafamdakileri birkaç parçaya bölüp seri olarak paylaşmaya karar verdim ve bugün 2.yazıyla karşınızdayım. Bu yazıda önce blockchain’in resmi tanımı ile başlayıp arkasından tanımda geçen birkaç ana konsepti açıklayacağım. Yazının devamında ise bu teknolojinin faydaları ve dezavantajlarını anlatıp bitireceğim. Keyifli okumalar :)
Blockchain teknolojisi, 90lı yıllarda da konuşulmasına rağmen 2008 yılında Satoshi Nakamoto kod adlı birinin Bitcoini yaratmasıyla bilinirlik kazandı. Bu da insanların blockchaini Bitcoin ile aynı şeymiş gibi pozisyonlamasına sebep oldu. O yüzden tanıma geçmeden önce Bitcoin ile arasındaki ilişkiyi açıklamak yerinde olacaktır. Teknoloji muhabiri Sally Davis’in dediği gibi, bu ilişki internet-email ilişkisine benzetilebilir. Blockchain, Bitcoin’in çok ötesinde bir teknolojidir. Para birimi kullanım alanlarından sadece birisidir. Peki nedir bu meret?
Blockchain tanım olarak, işlemlerin merkezi olmayan dağıtılmış defter teknolojisi (distributed ledger tech.) ile sistemdeki tüm makinelerde -güçlü kriptografi algoritmalarıyla- şifrelenmiş ve bloklar halinde tutulduğu bir veritabanıdır. Dağıtık defter kısmını önceki yazımı okuyanlar hatırlayacaktır, işlem bilgilerinin sistemdeki herkesin veritabanında (o yazıda geçen A4ler) aynı kayıtlar halinde yer alıyor olmasıydı. Paintten de olsa -:)- biraz görselleştirmek gerekirse;
Merkezi sistemlerde bankalar bizim tüm işlemlerimizi, kişisel verilerimizi ve paramızı elinde tutar, biz de bu kaynağa güvenmek zorundayız. İkinci sistemde güvenebileceğimiz hepsi birbirinin aynı veri tabanına sahip birçok kaynak bulunmakta. Eğer banka iflas ederse veya ülkenin siyasi durumlarında belirsizlik yaşanırsa tüm paralar gidebilecekken, diğer durumda sistemdeki tüm veri kaynaklarındaki–aslında %51’i- veri değişmediği takdirde bilginin güvenliği çok daha sağlam olacak. Tabii ki bankanın iflas etmesi veya ülkenin siyasi durumunda çok ciddi problemler olmasının ihtimali düşük diye düşünebilirsiniz ama gittikçe yaygınlaşan bitcoin furyasıyla beraber sistemin %51’inden fazla veri tabanını değiştirebilme (bu da dünyaya yayılmış on binlerce farklı makineyi veya veri tabanını değiştirebilme kabiliyeti gerektiriyor) ihtimali çok daha düşük.
Merkezi sistemin bu dezavantajı haricinde veriyi tek kaynakta tutmanın verimsizlikleri de mevcut. IBM sunumundan aldığım bir görselde bu problemi daha iyi anlatabileceğimi umuyorum.
Tedarikçinizden aldığınız bir ürünle ilgili işlem kaydını, tedarikçiniz ayrı, siz ayrı, denetim firmanız ayrı ve de banka ayrı kayıtlar halinde tutuyor. Bu da büyük resimde bu sistemi pahalı, verimsiz ve savunmasız hale getiriyor. Çünkü sizin sisteminizdeki verilere yapılacak bir saldırı sonucunda tüm verileri kaybedebilirsiniz ve güvenebileceğiniz başka bir kaynak bulamazsınız. Çözüm için bu teknoloji aslında tam anlamıyla cuk oturuyor. Yine aynı sunumdan alınmış bir görsel;
Bu sistemde yaşanacak bir saldırı sonucu verilerinizi kaybetseniz bile aynı veri diğer paydaşlarda mevcut olduğu için yaşayacağınız sıkıntı boyutu çok daha düşük oluyor.
Hazır sistemin avantajından bahsetmişken buradan devam edelim :)
Yukarılarda tekrar tekrar bahsettiğim üzere işlem verileri birden fazla kaynakta tutulduğu için herhangi bir değişiklikte sistemdeki diğer makineler bu değişimi görür ve çoğunluğunda yer alan veri ile bunu güncellerler, yani bu veriler manipüle edilemez. Bu da sistemin ilk avantajı olan GÜVENİLİRLİK’i açıklıyor.
Diğer bir avantaj ise ŞEFFAFLIK. Çünkü bu yazılımlar açık kaynak kodlu olduğu için dileyen herkes bu verileri görebilir. Kim, kime ne kadar bitcoin göndermiş verisine istediğiniz an bu linkten ulaşabilirsiniz.
Merkezi olmayan sistem deyip deyip duruyorum, yani aracı kurumlara komisyon ödemek zorunda değiliz. Bu da MALİYET avantajını doğuruyor.
Mesela Almanya’daki kuzenler Türkiye’ye para göndermek istediğinde SWIFT ile 30 Euro’ya kadar bir komisyon öderken bu paranın hesaba geçmesi 1 haftayı bulabiliyor. Blockchain ile anında işlem gerçekleşebiliyor bu da HIZ avantajı doğuruyor. Ama şimdilik hız yurt içi para aktarımları için rekabetçi durumda değil çünkü mevcut sistemde para anında gönderilebilirken, bitcoin’in bir onay mekanizmasından geçmesi dolayısıyla birkaç saati bulabiliyor.
Son avantaj ise ERİŞİLEBİLİRLİK. Bankacılığın gelişmediği veya kolay faydalanılabilir hizmet olmadığı coğrafyalarda sadece mobil cihazlarla işlem yapılabilecek. Ekonomik düzene erişim eşitsizliği azalacak. Blockchain Capital kurucusu Brock Pierce’a göre pazarın toplam erişimi 4 katına çıkacak.
Tabii ki her şey güllük gülistanlık değil, yok mu bu meretin olumsuz yanı diyecek olursanız orada da söyleyeceğim birkaç madde var.
En önemli dezavantajı sistemde blok yaratmak için (mining deniliyor buna) gereken işlemci gücü dolayısıyla ELEKTRİK ENERJİSİNİN çok yüksek olması bu da temelde karbon ayak izi açısından olumsuz durum yaratıyor. Bunun doğurduğu çok önemli bir problem de ÖLÇEKLENEBİLİR bir teknoloji olmaması çünkü zaman ilerledikçe algoritma gereği mining için verilen teşvik azalacağı ama enerji tüketimi ve maliyeti düşmeyeceği için gittikçe çekiciliğini yitirebilir (bu konu çok geniş bir konu ve Ethereum ile buna bir çözüm bulundu, diğer yazılarımda buraya refere ederek detay paylaşacağım).
Öyle ki The Guardians haberine göre bitcoin için harcanan elektrik tüketimi 19 Avrupa ülkesininkini geçmiş bile. Şu anki tüketimi yaklaşık 4 milyon Amerika hanesinin tüketimine eşit durumda. Gittikçe tüketimin artması sebebiyle ölçeklenebilir olmaması görüşümü destekleyen bir görsel;
Regülasyonlara karşı SAVUNMASIZ olması benim gördüğüm diğer bir dezavantaj. Sistemde merkezi kontrol sistemi olmamasına rağmen yasaklayıcı yasalar karşısında sistemin ilerleyişi gerileyebilir. Tabi bu teknolojiye değil, kripto para ticaretine olacaktır. Yine de göz önünde bulundurmak gerekir diye düşünüyorum.
Son dezavantaj ise yine her yerde duyulan kara para aklama metodu olarak kullanabilmeye açık olması çünkü sistemde herkes 0x8d6bf42f623E4f5E864E9A121A8C546c9F923bEB gibi bir koddan ibaret (ANONYMITY). Ama bu ticaretin yapıldığı borsalar bunun için şu çözümü kullanıyor, sitelere kaydolurken kimlik bilgilerini ve kimlik resimlerini talep ediyorlar. Böylece hangi kod hangi kişiyle eşleşiyor, takip edilebiliyor. Herhangi bir şüpheli durumda ilgili kişilerin işlem geçmişleri görülebiliyor.
Ana başlıklar halinde avantaj ve dezavantajları bu şekilde toparlamak mümkün. Bu yazımda biraz daha teknolojinin içine dalarak terimler üzerinden sistemi anlatmaya çalıştım. Umarım beğenmişsinizdir, geri dönüşlerinizi ve düşüncelerinizi duymak beni mutlu edecektir.
Sağlıcakla kalın :)
Özcan Gündeş